ÖNEMLİ : Kendim için aldığım notlar. Umarım size de bir faydası olur. Kullanılan her bir makale referans olarak eklenmiştir.

Yabancı dil öğrenmenin Püf Noktaları Serisi


Johan Vandewalle‘i, fikirlerine her zaman değer verdiğim sevgili Prof. Dr. Selçuk Şirin‘in youtube hesabında paylaştığı bir video aracılığı ile tanıdım. Johan Vandewalle (d. 15 Şubat 1960, Brugge, Belçika), Belçikalı bir dilbilimcidir. Ghent Üniversitesi’nde ders vermektedir ve Türk dillerinde uzmanlaşmıştır.

Uzun yıllar yabancı dil öğrenimi üzerine çalışmalar yapmış bu eğitmenin(polyglot) verdiği tavsiyeleri dikkate değer olarak görüyorum. Bu sebepten ötürü bu değerli eğitmeni sizin de tanımanızı istedim.

Dil bariyeri diğer meslek gruplarında olduğu gibi yazılım geliştiriciler için de çok önemli bir engel. Çünkü yazılım alanında türkçe kaynak bulmak gerçekten çok zor. Kaldı ki hızla gelişen teknoloji, mevcut kaynakların güncelliğini yitirmesi gibi etmenler düşünüldüğünde türkçe kaynak bulmak yerine doğrudan yabancı dil öğrenmek birçoklarına göre daha akıllıca bir yatırım olacaktır. Takdir edersiniz ki dil öğrenmek de hiç o kadar kolay bir husus değildir. Özellikle belli bir yaştan sonra!!

Yabancı Dil Öğrenmenin Püf Noktalarına geçmeden önce bir şeyi belirtmek isterim. Aşağıda sıraladığım maddeler Johan Vandewalle‘in instagram sayfasından, hocanın izni alınarak alıntılanmıştır. Sıraladığım bu maddeler, doğrudan hocanın kendi ağzından kurduğu cümlelerdir. Bu arada Johan Vandewalle’in youtube kanalı ve instagram hesabının(@johan.vandewalle) linklerine, sayfanın sonunda, referanslar bölümünden erişebilirsiniz. İyi okumalar.

PÜF NOKTASI 1

İki dilli kitap okuma tekniği : Aşağı yukarı iki yıldır Danca okumamıştım. Danca okuma becerim epey gerilemişti. Danca okuma becerimi tekrar eski düzeyine getirmek için hâlen iki dilli okuma tekniğini uyguluyorum. Tove Ditlevsen’in Ansigterne (Yüzler) kitabını Hollandaca çevirisiyle birlikte okumaya başladım.

Dil öğrenmenin püf noktası 1 - İki dilli kitap okuma tekniği


Bu, birinci aşama: Danca bir cümle okurum, anlayıp anlamadıgımı kendime sorarım. Eğer anlamadığım kelime ya da yapılar varsa çeviriye bakarak bunları anlamaya ve hafızamda tutmaya çalışırım. Kitapta ilerledikçe çeviriye başvurma ihtiyacı sistematik şekilde azalır. Bu şekilde aşağı yukarı 200 sayfa okuduktan sonra havalanan bir kuş gibi çeviriden kopmaya, kurtulmaya başlarım.

Birkaç kitabı bu şekilde bitirdikten sonra ikinci aşamaya geçerim: artık çeviri değil sözlük kullanmaya başlarım. Bilmediğim ve önemli olduğunu hissettiğim sözcüklerin anlamını sözlükten arayıp ezberlemeye çalışırım.

Yine bu şekilde birkaç kitap bitirdikten sonra üçüncü ve son aşamaya geçerim: artık ne çeviri ne de sözlük kullanarak, hiçbir yardım olmadan, kendimi kuş gibi özgür hissederek kitap okurum. link

PÜF NOKTASI 2

Yabancı dil öğreniminde azim ve kararlılığın önemi : Ne kadar yetenekli, ne kadar eğitimli, ne kadar büyük bir dâhi olursanız olun bir yabancı dili öğrenme sürecinde mutlaka umudunuzu kesmek üzere olduğunuz zor anlar olacaktır. O anlarda vazgeçmeyerek azim ve kararlılıkla yolunuza devam etmelisiniz, çünkü başarıya ulaşmanın tek yolu budur. Sizden önce hiçbir dil dersine katılmadan öğrenmekte olduğunuz dilin temel kurallarını ve temel sözvarlığını edinmiş olan okulöncesi çağda olan milyonlarca çocuğu düşünün. Onlar bunu başarabildilerse, siz de azim ve kararlılığınızla bunu başarabilirsiniz. link

Dil öğrenmenin püf noktası 2 - Yabancı dil öğreniminde azim ve kararlılığın önemi


PÜF NOKTASI 3

Kelime oyunları oynayın : Böylece hem hafızanızda unutulmaya yüz tutan kelimeleri aktif hâle getirerek pekiştirirsiniz hem de hoş vakit geçirirsiniz. Günümüzde kelime oyunları pek çok çeşitte karşımıza çıkmaktadır. Gazete ve dergilerde basılan bulmacalar, oyun tahtası üzerinde oynanan Scrabble gibi oyunlardan başka artık çevrimiçi olarak yüzlerce kelime oyunu bulabilirsiniz. Bunları bulmak için Google arama motoruna “kelime oyunları” ya da “word games” terimlerini girmeniz yeterli.

Dil öğrenmenin püf noktası 3 - wordle gibi kelime oyunları oynayın


Bugünlerde cep telefonu üzerinde oynanan en popüler kelime oyunlarından biri Wordle. Her gün yeni bir ödev verilir, yani seçtiğiniz dil için günde ancak bir kere oynayabilirsiniz, bu şekilde oyun bağımlılık yaratmaz. En fazla altı denemede gizli kelimeyi bulmaya çalışırsınız. Doğru yerde bulunan harfler yeşil renkte gösterilir, kelimede bulunan ama yanlış yerde bulunan harfler sarı renkte gösterilir. Bu oyunu şimdiye kadar İngilizce, Türkçe, Hollandaca, Rusça ve İtalyanca dillerinde oynadım. İngilizce oyunu biz zaten her gün ailece oynuyoruz, Wordle için özel bir messenger grubu kurduk, orada skorlarımızı paylaşıyoruz. Hepinize tavsiye ediyorum. link

Oyunun türkçe versiyonuna erişim sağlamak için linke tıklayabilirsiniz.

PÜF NOKTASI 4

Öğrendiğiniz dile insan yüzleri yapıştırın : Öğrendiğiniz dili anadili olarak konuşan arkadaşlar edinin. Bu arkadaşlarınızı sık sık ziyaret edin, onlarla birlikte çeşitli etkinlikler yapın, o ziyaret ve etkinlikler sırasında da onlarla hep öğrendiğiniz dili konuşun. Bu şekilde öğrendiğiniz dil, sıkıcı sözvarlığı listeleri ve kuru dilbilgisi kuralları toplamı olmaktan çıkar, sizi o çok sevdiğiniz arkadaşlara yaklaştıran bir araca dönüşür.

Dil öğrenmenin püf noktası 4 - Öğrendiğiniz dile insan yüzleri yapıştırın


Ben de gençken, trtarşiv’deki röportajda görüldüğü gibi, çalışma masamda Türkçemi çalışırken hep İstanbul’daki ve Bursa’daki Türk arkadaşlarımın resimlerini gözlerimin önünde bulunduruyor, öğrendiğim yeni sözcük ve yapılardan yararlanarak zihnimde onlarla Türkçe sohbetler ediyordum. Bu arkadaşlarıma gerçekten çok minnettarım. Türkçemi büyük ölçüde onlara borçluyum. Bana kitaptan öğrenilemeyen Türk aile hayatını da yaşattılar. Türkiye ziyaretlerimde beni evlerinde misafir ettiklerinde kendimi hep bir aile ferdi gibi hissediyordum. Tanışmamızın üzerinden kırk, elli yıl geçti, onlara Türk akrabalarım gözüyle bakıyorum. link

PÜF NOKTASI 5

Maceraya hazır olun : Sizi yabancı dil öğrenmede hedefinize götürecek yol, düz bir yol olmayacak. Resimde gösterildiği gibi yabancı dil öğrenimi sürecinizin nasıl geçeceğini önceden kestiremezsiniz. Yol hiç beklemediğiniz sürprizlerle dolu olacak. Yabancı dil öğrendiğinizde önce bu gerçeği kabul etmeniz gerekir. Birçok dil öğrenme kitapları ise bu gerçeği gizliyor, mesela Teach Yourself Finnish kitabının arka kapağında şöyle yazıyor: “By the end of the course you’ll be able to cope with a whole range of situations and participate fully and confidently in Finnish life.” Buna inanmayın, bir tek kitabı kullanarak bir dili öğrenemezsiniz. Onun dışında başka kitaplara, başka materyallere, başka etkinliklere de ihtiyacınız olacak. Kısacası, maceraya hazır olun! link

Dil öğrenmenin püf noktası 5 - Maceraya hazır olun


PÜF NOKTASI 6

Konuşma fırsatları arayın : Yıl 1975’ti, 15 yaşındaydım. Türkçe öğrenmeye yeni başlamıştım. Doğup büyüdüğüm Brugge kentine bir Bulgar müzik ve dans grubu geldi. Bulgaristan nüfusunun %10’unun Türk olduğunu biliyordum. Belki biraz Türkçe konuşma fırsatı bulurum diye gösteriye gittim. Annem babam da gittiler. Gösteriden sonra müzisyen ve dansçıların yanına gittim. “Aranızda Türkçe bilen var mı?” diye sordum.

Dil öğrenmenin püf noktası 6 - yabancılarla ile pratik yapın, Konuşma fırsatları arayın


Bir adam “Ben biliyorum.” dedi, kendini Georgi İvanov olarak tanıttı. Hemen oturduk Türkçe konuşmaya başladık, çok zevk aldığımız sohbetimiz yarım saat sürdü. Çok güzel Türkçe konuşma pratiği yapma fırsatı buldum. Fotoğrafın sağ kısmında Türkçe sohbetimizi dinleyen annem görülüyor. link

PÜF NOKTASI 7

Dunning-Kruger etkisine aldanmayın: Belki siz de “Bir konuda (örneğin bir dil konusunda) ne kadar bilgi, ne kadar deneyim toplarsam o konuda özgüvenim o kadar yükselir.” diye düşünebilirsiniz. David Dunning ve Justin Kruger ise bu savın yanlış olduğunu ispat ettiler.

Dil öğrenmenin püf noktası 7 - Dunning-Kruger etkisine aldanmayın


Sık sık görülüyor ki belirli bir konuda birazcık bilgisi olanlar kendilerini konunun uzmanlarından daha özgüvenli hissederler. Dunning ve Kruger’e göre bu tür insanlar bir çeşit “Aptallığın Zirvesi“nde bulunuyorlar. Öğrenim sürecinde insan bu zirveyi aştıktan sonra çok tuhaf bir olayla karşılaşır: bilgisi ve deneyimi sürekli olarak artmaya devam ettiği hâlde özgüveni hızlı bir şekilde düşmeye başlar, ta ki “Umutsuzluk Çukuru” denilen bir yere gelinceye kadar. Özellikle bu düşme devresinde insanın umudunu keserek öğreniminden vaz geçmesi tehlikesi yüksektir. Bu gerçeği bilirsek Dunning-Kruger etkisine aldanmayarak bu zor devreyi sabırla ve azimle atlayabiliriz. Uzmanlığa kadar giden asıl yükseliş olan “Aydınlanma Eğrisi” o devre bittikten sonra başlar. link

Dil öğrenmenin püf noktası 7 - Dunning-Kruger etkisine aldanmayın


PÜF NOKTASI 8

6 x 0,5 saat > 1x 3 saat: 1994-2009 yılları arasında eşimle ben kendi kurduğumuz Oriëntaal vzw Doğu Dilleri ve Kültürleri Merkezi‘nde yetişkinlere Türkçe ve Arapça kursları verdik. Kurslar, her biri 3 saat süren ve haftada bir kez verilen 30’ar dersten oluşuyordu. Öğrencilerimize hep şunu tavsiye ederdik: dersiniz 3 saat sürerse ders gününün dışında da evde haftada toplam olarak 3 saat ders çalışınız. En iyi çözüm haftada bir kez, mesela haftasonunda, aralıksız olarak 3 saat ders çalışacağınıza bu 3 saati eşit bir şekilde 6 güne bölmeniz olur, yani günde yarımşar saat ders çalışarak en iyi sonucu elde edersiniz. link

Dil öğrenmenin püf noktası 8 - yabancı dil öğrenmek için sık çalışmanın önemi


PÜF NOKTASI 9

Küçük ama sık adımlarla ilerleyin. Bu püf noktası bir öncekiyle ilintilidir. link

Dil öğrenmenin püf noktası 9 - yabancı dil öğrenmek için sık çalışmanın önemi


PÜF NOKTASI 10

Radyo dinleyin : Radyonun avantajı onu dinlerken tüm dikkatinizi ona vermek zorunda olmamanız. Radyo dinlerken ev işleri yapabilirsiniz: gömlek ütüleyebilirsiniz, bulaşık yıkayabilirsiniz, temizlik yapabilirsiniz, örgü örebilirsiniz vs.

Dil öğrenmenin püf noktası 10 - yabancı dil öğrenmek için radyo dinlemenin önemi


Radio Gardensitesi veya app’inin yardımıyla kolaylıkla dünyanın her dilinde radyo istasyonları bulabilirsiniz. Başlangıçta hiçbir şey anlamayabilirsiniz, ancak düzenli olarak her gün dinlemeye devam ederseniz zamanla yayınları çok güzel anlamaya başlayacaksınız. Ben kendim bunu defalarca yaşadım. link

PÜF NOKTASI 11

Kendi anadilinizi iyi öğrenin : paylaşımdaki sözün kime ait olduğunu bilmiyorum ama yüzde yüz katılıyorum. Yabancı dil derslerinde “özne, nesne, fiil, isim, sıfat, edilgen fiil, ettirgen fiil,…” gibi dilbilgisi kavramlarının kullanılması kaçınılmazdır. İnsan bu kavramları en iyisi kendi anadiline uygulandıklarında anlar. Bunları anadilinde anladıktan sonra yabancı dili çok daha kolay öğrenir.

Dil öğrenmenin püf noktası 11 - yabancı dil öğrenmek için Kendi anadilinizi iyi öğrenin


Çok iyi hatırlıyorum, ortaokul birde ilk defa Latince dersi görecektik. Öğretmenimiz ilk haftada bize bir tek Latince kelime öğretmedi, ama Latinceye hazırlık olarak Hollandaca (anadilimiz) cümle tahlili dersleri verdi. Ancak anadilimizdeki cümle yapılarını tam manasıyla kavradıktan sonra Latince cümle yapılarına adım attık. link

PÜF NOKTASI 12

Zamanınızı iyi kullanın : Siz bilirsiniz ki mən Gent Universitetində işləyirəm. İndi qatarla Gent şəhərinə gedirəm. Vaxtımı Azərbaycan dilini öyrənərək istifadə edirəm. link

Dil öğrenmenin püf noktası 12 - yabancı dil öğrenmek için Zamanınızı iyi kullanın


PÜF NOKTASI 13

Beyninizde patikalar yapın : Bir insan tanımadığı bir arazide yolunu bulmak için önce pusula ve harita kullanmak zorunda kalır. Belirli aralıklarla birçok insan yine pusula ve haritanın yardımıyla aynı güzergâhtan geçerse zamanla onların ayak izleri o arazide bir patikanın oluşmasına yol açar. Patika oluştuktan sonra hareket noktasından hedefe gitmek çok kolaylaşır. Ne pusulaya ne de haritaya gerek kalır, patikayı izlemek yeter ve bu patikayı ne kadar çok insan izlerse patika o kadar belirginleşir. Yeni bir dil öğrendiğimiz zaman aynı olayla karşılaşırız. O dili konuşurken bilinçli ya da bilinçsiz olarak zihnimizde yeni dilsel yapılar kurarız.

Dil öğrenmenin püf noktası 13 - yabancı dil öğrenmek için Beyninizde patikalar yapın


Başlangıçta bunu bir örneğe öykünerek ya da bir kuralı uygulayarak yaparız, ancak belirli aralıklarla aynı yapıyı kurarsak beynimizdeki hücrelerin arasında bağlantılar oluşur. Bu bağlantılar oluştuktan ve pekiştirildikten sonra artık örneklere ya da kurallara ihtiyacımız kalmaz. Zihnimiz bağlantıyı izleyerek çok kolay bir şekilde bize gerekli olan yapıyı kurar. Beynimizdeki bağlantıların işlevi tıpkı o arazideki patikalarınki gibi. Google Earth‘ta bulduğum fotoğrafta Londra’daki Richmond Parkı‘nı görüyorsunuz. Parkla birlikte tasarlanan yolların arasında, çimenlerde, organik bir şekilde oluşmuş onlarca patika görülüyor. Bu patikalar park içindeki yaya ulaşımını kolaylaştırıyor. Bu parkın fotoğrafı beynimizin fotoğrafı gibi. Yabancı dili konuşurken sık sık aynı veya benzer şeyleri ifade etmeye çalışarak beynimizde bu gibi patikaların oluşmasını sağlayabiliriz. link

PÜF NOKTASI 14

Dilde en sık kullanılan 2000 kelimeyi mutlaka öğrenin : Yeni bir dili öğrenirken hem yeni dilbilgisi yapıları hem de yeni bir sözvarlığı öğrenmek zorunda kalırsınız. Dilin dilbilgisi kısmı sınırlıyken sözvarlığı sınırsız gibidir. Örneğin Türkçe Sözlük’ün on birinci baskısında toplam olarak 122 423 kelime bulunmaktadır. Genel nitelikli bu sözlüğe bir de belirli uzmanlık dalları için hazırlanan sözlükleri eklemek gerekir: Tıp sözlükleri, Hukuk sözlükleri, Teknik sözlükler, vs. Türkçe için bir rakam bulamadım ama İngiliz diline gelince Harvard Üniversitesi’ne bağlı bilim adamları Google şirketiyle birlikte çalışarak bunu 2010 yılında araştırmış ve İngilizcenin toplam sözvarlığının 1 022 000 kelime olduğunu tespit etmiş. Üstelik bu sayıya her yıl 1000 tane yeni kelime eklenirmiş. Hemen anlaşılıyor ki hiç bir insan ömründe bu kadar çok kelime öğrenemez. Başka bir deyişle: Bir tek dili tamamen öğrenmek için bir ömür yetmez. Dildeki terimleri anlayabilmek için (örnek olarak “kuantum sıçraması” terimini verebilirim) terimle ilgili teoriyi de iyice kavramanız gerekir, ki bu çok zaman alır.

Dil öğrenmenin püf noktası 14 - yabancı dil öğrenmek için Dilde en sık kullanılan 2000 kelimeyi mutlaka öğrenin


Yabancı dil öğrenirken, tabii ki, daha düşük bir sayıyla yetinmek zorundayız. Çok önemli bir ilke, en sık kullanılan kelimelerden başlamamız olur. Her dil için zaten sıklık listeleri hazırlanmıştır. Paylaşımdaki grafik ve tabloda görüldüğü gibi en sık kullanılan 2000 kelimeyi öğrenirseniz herhangi bir uzmanlık alanına girmeyen, normal bir metindeki kelimelerin aşağı yukarı %80‘ini anlar hâle gelirsiniz. Geri kalan %20‘nin anlamını ya bağlamdan yararlanarak tahmin edebilirsiniz ya da sözlükten arayabilirsiniz. 2000 sayısı ve %80 oranı gazete gibi normal metinler için gerçekten birer altsınır oluşturuyor. Sözvarlığınız daha az ise metindeki bilinmeyen kelimelerin anlamlarını tahmin etmek için yeteri kadar bağlam bulamazsınız ya da sözlükte aranacak kelimelerin sayısı çok yüksek olur. 2000’den daha düşük bir sözvarlığı ile sadece o yabancı dilin öğretimi için özel olarak hazırlanmış, basitleştirilmiş kitapçıklar okuyabilirsiniz. Dünyada çok öğrenilen diller için genelde bu gibi kitapçıklar piyasada bulunur ama az öğrenilen dillerde bunlar eksik olabilir. link

Dil öğrenmenin püf noktası 14 - yabancı dil öğrenmek için Dilde en sık kullanılan 2000 kelimeyi mutlaka öğrenin


PÜF NOKTASI 15

Tanımlıkları nasıl öğrenebilirsiniz, dilbilgisini çalışırken nasıl yaratıcı olabilirsiniz? Batı dillerinde isimlerden önce genellikle bir tanımlık (article, Artikel, lidwoord,…) bulunur (Bu yazıda belirtili tanımlığa odaklanacağız). İngilizcede tanımlık hep aynı iken (“the”), Fransızca ve Hollandacadaki iki farklı tanımlık ismin cinsiyetine ve sayısına göre değişir (Fransızcada tekil: “le/la, çoğul: les”, Hollandacada tekil: “de/het, çoğul: de”). Almancada üç farklı cinsiyet ve tanımlık ayırt edilirken (tekil, yalın durum: “der/die/das”), tanımlık sayının yanısıra kullanılan ad durumuna göre de değişir (alttaki tabloya bakın). Bu tanımlıkları nasıl öğrenebilirsiniz?

Dil öğrenmenin püf noktası 15 - yabancı dil öğrenmek için Tanımlıkları(article, Artikel, lidwoord,...) öğrenebilirsiniz


Cevap: İsimleri hep tanımlıklarıyla birlikte ezberleyin, yani, “masa = Tisch; kapı = Tür; oda = Zimmer” şeklinde değil, “masa = der Tisch; kapı = die Tür; oda = das Zimmer” şeklinde. Farklı cinsiyeti olan isimleri farklı renklerle de not edebilirsiniz, ayrıca onları farklı sütunlarda toplayabilirsiniz. Bu şekilde isimlerin cinsiyetini kolaylıkla hatırlarsınız. Tanımlıkların Almancada ad durumlarına göre aldıkları değişik şekillere gelince paylaşımda üstte gösterilen tabloya bakın. Bu tabloda kategoriler geleneksel biçimde sıralanmış. “Cinsiyet-sayı” kategorileri: 1. eril, 2. dişil, 3. yansız, 4. çoğul. “Ad durumu” kategorisi: 1. yalın durum, 2. ilgi durumu, 3. yönelme durumu, 4. belirtme durumu. On beş hücreden oluşan muazzam bir tablo ortaya çıkar. Ancak bu gibi tablolar çalışırken yaratıcı olabiliriz. Örneğin, sıralamayı değiştirebiliriz. Belirtme durumunu yalın durumun hemen altına, yansız cinsiyetini ise eril cinsiyetinin hemen sağına getirdiğimizde (tabloya bakın) çok daha basit bir tablo ortaya çıkar. Artık pek çok hücre birleştirilebildiğinden dolayı tablomuz sadece sekiz hücreden oluşan bir tabloya dönüşür. Böyle bir tablo üstteki tablodan çok daha kolay ezberlenebilir. Aynı yaratıcılığı dilbiligisinin diğer alanlarında da gösterebiliriz: kendi özetlerimizi, kendi listelerimizi, kendi tablolarımızı hazırlayabiliriz. link

PÜF NOKTASI 16

Sabırlı olun :Es-sabru miftâhu'l-ferec / Sabır başarının anahtarıdır” meşhur bir sözdür. Yabancı dil öğrenimi için de geçerlidir. Yeni bir dilin öğrenilmesi uzun soluklu bir iş olduğu için epey sabır ister, ancak yabancı dil öğreniminde deneyimi olanlar, er geç başarıya ulaşacaklarından emin oldukları için o sabrı göstermekte zorluk çekmezler.

Ramazan ayı, Müslümanların sabrı öğrendikleri aydır. Bu vesileyle hepinize “Ramazanınız mübarek olsun!” diyorum. link

Dil öğrenmenin püf noktası 16 - yabancı dil öğrenmek için Sabırlı olmak


PÜF NOKTASI 17

Fiil ve ad çekimlerini şarkıya çevirin : Türkçede sadece bir çeşit fiil çekimi ve sadece bir çeşit ad çekimi bulunmaktadır. Bu tutumluluk, Türkçenin matematiksel yapısının bir göstergesidir. Öğrendiğiniz yabancı dil bu kadar tutumlu olmayabilir. Biraz basitleştirerek şunu söyleyebiliriz: Bütün Romen dillerinde, bütün Slav dillerinde, Almanca ve İzlandaca gibi Cermen dillerinde ve Yunancada fiil çekimi birden fazla çeşittir, ad çekimi ise Bulgarca hariç bütün Slav dillerinde, Almancada, İzlandacada ve Yunancada birden fazla çeşittir. Bu dilleri öğrenirken çekimleri karıştırmamak önemli, yoksa siz konuşurken insanların dikkati sürekli olarak sizin ne söylediğinize değil, bunu nasıl söylediğinize çekilecek.

Zorluğu nasıl yenebilirsiniz? Örnek olarak Latincedeki meşhur 5 fiil çekiminin en çok kullanılanını alalım: “-are” ile biten fiillerin çekimi. Öneğin, “amare” (sevmek) fiilinin şimdiki zamanı (yani “seviyorum, seviyorsun, seviyor, seviyoruz, seviyorsunuz, seviyorlar”) şöyle: “amo, amas, amat, amamus, amatis, amant”. Bu diziyi olduğu gibi ezberleyebilirsiniz ya da diziyi eklere indirgeyerek ezberleyebilirsiniz: “-o, -as, -at, -amus, -atis, -ant”. Biraz önce kendim ölçtüm, bu ek dizisini ard arda 100 defa yüksek sesle söylemek 5-6 dakika alır. Eğer bu yetmezse diziyi hatırlayıncaya kadar bu alıştırmayı her gün tekrarlayabilirsiniz. Latincede “amare” modelini izleyen öneksiz 360 fiil bulunmakta, önekli olanları da katarsak sayı bini aşar. Sözünü ettiğimiz ek dizisini ezberlemeyi başardığınız an hatasız bir biçimde bütün bu fiillerin şimdiki zaman kipini türetebilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 17 - yabancı dil öğrenmek için Fiil ve ad çekimlerini şarkıya çevirin


Ezberlemeyi kolaylaştıran tanınmış bir teknik ise dizileri şarkıya çevirmektir. Belirli bir melodi seçersiniz, bunu diziye uygularsınız. Google veya YouTube arama motoruna örneğin “grammar sing” sözcüklerini girerseniz şarkıya çevirmenin sıkça kullanılan bir teknik olduğunu göreceksiniz. Bugünkü paylaşımda görülen örneği ben Türkçedeki iyelik eklerini (“ -m, -n, -i, -miz, -niz, -leri”) öğrenen kendi öğrencilerim için hazırladım. Melodi olarak çok tanınmış bir çocuk şarkısı olan Fransızca “Frère Jacques” şarkısını seçtim. link

PÜF NOKTASI 18

Küçük yaştan itibaren yabancı dil öğrenmeye başlayın : Bu posttaki “Et-ta'lîmu fi's-sığari ke'n-nakşi ala'l-haceri” sözünün anlamı “Birine küçük yaşta bir şeyi öğretmek onu taşa kazımak gibidir”. Bir sitede bu söz “Mısır’dan bir hikmet” olarak sunuluyor. Gerçekten çocukken öğrenilen şeyler kolay kolay unutulmaz, bu yabancı dil için de geçerli. İnsanın yaşı ilerledikçe öğrendiklerini hafızada tutması daha çok gayret ister. link

Dil öğrenmenin püf noktası 18 - Küçük yaştan itibaren yabancı dil öğrenmeye başlayın


PÜF NOKTASI 19

Yabancı dil öğrenen başka kişilerin çalışma yönteminden ilham alın : Çok dil bilen her kişinin mutlaka bir çalışma yöntemi var, bu paylaşımda kendi yöntemimden söz etmek istiyorum. Şimdiye kadar öğrendiğim 50 civarında dilin arasından hâlen üç tanesine odaklanıyorum.

Dil öğrenmenin püf noktası 19 - Yabancı dil öğrenen başka kişilerin çalışma yönteminden ilham alın


  1. AZERBAYCAN TÜRKÇESİ: Önümüzdeki aylarda Azerbaycan’dan kişilerle iki önemli toplantım olacak. O toplantılarda Azerbaycan Türkçesi konuşacağıma karar verdiğim için kırk yıl önce öğrendiğim Azerbaycan Türkçemi uykusundan uyandırmak istedim. 85 sayfalık bir Azərbaycanca-Rusça konuşma kılavuzunu art arda iki defa baştan sonuna kadar yüksek sesle okudum: her gün 10-20 sayfa. Aynı zamanda kulak dolgunluğu oluşsun diye Azərbaycan Radiosu‘nu dinlemeye başladım. Toplam 25 dersten oluşan “Basic Course in Azerbaijani” adlı eski ders kitabımı da tekrar elime alıp çalışmaya koyuldum: günde 2-3 ders.

  2. DANCA: Aşağı yukarı bir ay önce bende birden tekrar Danca roman okuma hevesi uyandı. İki dilli kitap okuma yöntemiyle (bkz. PÜF NOKTASI 01) Tove Ditlevsen‘in birkaç romanını okumaya karar verdim. Dört romanını bitirdim, iki gün önce Peter Høeg‘ün bir romanına başladım. Günde ortalama 20 sayfa okurum. Her gün bir de Danca haber bültenini seyrederim. Danca konuşulduğunda en zor anlaşılan Skandinav dili olduğu için dinleme pratiği her zaman yararlı olur.

  3. FİNCE: Kızımız bir buçuk yıl önce Finlandiya’da yüksek lisans okumak üzere Helsinki’ye hareket ettiği gün ben de Finceye öğrenmeye başlamıştım. Bu öğrenimimi bir ay öncesine kadar Fince roman okuyarak yoğun şekilde sürdürdüm. Dancaya tekrar başladığım gün ise Fince öğrenimimi en aza indirdim: artık sadece Fince Yle televizyon kanalının sitesinde yayımlanan Basit Fince haber özetlerini okurum. Bunları bir Word dosyasında toplayarak kendi Basit Fince derlemimi oluşturmaktayım. Demek ki, hâlen bu üç dille uğraşıyorum. İki üç ay sonra hangi dillerle uğraşıyor olacağımı şimdiden bilemiyorum. Eski dillerimden birini/birkaçını mı ilerletiyor olacağım, dillerime bir yenisini mi katıyor olacağım? link

PÜF NOKTASI 20

Ünlü poliglotları tanıyın, online sohbetlerini izleyin, bloglarını okuyun: Azerbaycan Türkçesi dâhil birçok dilde “çok dil bilen kişi“ye “poliglot” adı verilir (İngilizce: “polyglot”). Size bu paylaşımımda tanıtmak istediğim poliglot, büyük hayranı olduğum ve çok takdir ettiğim iyi arkadaşım Richard Simcott‘tur. Richard 1977 Büyük Britanya doğumlu, ancak hâlen ailesiyle birlikte Kuzey Makedonya’nın Üsküp kentinde oturuyor. Türkçe dâhil elliyi aşkın dil öğrenmiş olan Richard’ın yardımsever, canayakın ve mütevazı bir kişiliği var. Yabancı dil öğrenenler camiasına büyük hizmetlerde bulunuyor. Richard, her pazar akşamı yabancı dil öğrenimi konusunda online bir sohbet yapar ve izleyenlerin sorularını yanıtlar. İngilizce bilirseniz bu sohbetleri onun @speakingfluently Instagram hesabından veya “Richard Simcott” Facebook profilinden izlemenizi tavsiye ederim. Richard’ın ayrıca speakingfluently.com adresinde blog’u bulunmakta. Kendi @richardsimcott Instagram hesabından ise genellikle dille ilgili olmayan, daha özel karakterli paylaşımlar yapar.

Dil öğrenmenin püf noktası 20 - yabancı dil öğrenmek için Ünlü poliglotları(çok dil bilen kişileri) tanıyın


Richard’ın Youtube’da mutlaka seyretmenizi tavsiye ettiğim bir videosu var. YouTube arama motorunaRichard Simcott a Polyglot Bridge” sözcüklerini girerseniz videoyu bulursunuz. (Linki: youtube ). Bu videoda Richard Türkçe dâhil 20 dil arasında köprüler kurarak öyküsünü anlatıyor ve yabancı dil öğreniminin niçin kendisi için o kadar önemli olduğunu açıklıyor.

Richard’ın hayatını adadığı iş, her yıl düzenlediği Polyglot Conference‘tır. 2013 yılında kurduğu ve ilk defa olarak Budapeşte’de düzenlediği Polyglot Conference, sadece dünyanın dört bir köşesinden poliglotları bir araya getirmez, aynı zamanda poliglotluk ve çokdillilik alanlarında çalışan bilim adamlarına da araştırmalarını tanıtabildikleri bir ortam sunar. Poliglotluk, bilim dünyasında hâlâ az araştırılan ve az bilinen bir alandır. Richard, konferansıyla bu boşluğu bir nebze olsun doldurmaya çalışıyor. Ben kendim 2017 yılında Reykjavik’te düzenlenen Polyglot Conference’ta Richard’la tanıştım. O konferansta Türk lehçeleri ve komşu dilleriyle olan ilişkileri üzerine bir sunum yaptım. link

PÜF NOKTASI 21

Öğrenmeye istekli olun : Her yeni eğitim öğretim yılının başında Gent Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık ve İletişim Bölümümüze başlayan yeni öğrencilerimize şu sözü bir öğüt olarak veririz: “Öğrenmeye istekli değilsen kimse sana yardım edemez. Öğrenmeye kararlıysan kimse seni durduramaz”. link

Dil öğrenmenin püf noktası 21 - yabancı dil öğrenmek için Öğrenmeye istekli olun


PÜF NOKTASI 22

Öğretmeninize minnettar olun : Resimdeki Divani hattıyla yazılmış söz “Men allemeni harfen sırtu lehu abden.” “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” anlamında. Öğretmeninizin büyük gayretlerle size aktardığı bilgiler, sizde geliştirdiği beceriler, size kazandırdığı tutumlara karşı derin bir sorumluluk hissedin. Bu bilgileri olduğu gibi saklamayın, onları artırın, becerilerinizi de hep genişletin. Bir öğretmeni en mutlu eden şey, öğrencisinin kendisini bilgi ve kariyerde geçtiğini görerek öğrencisiyle gurur duyabilmesi.

Dil öğrenmenin püf noktası 22 - Öğretmeninize minnettar olun


Bir öğretmen öğrencisinin hayatında belirleyici bir rol oynayabilir, hayatına yön verebilir. Bunu kendi ailemde gördüm: Oğlum ortaokulda klasik diller bölümünü, yani Latince - Eski Yunanca bölümünü seçmişti, ancak ortaokul üçte bize “Artık bu iki dilden bıktım, bırakmak istiyorum” dedi. Biz de onu ikna edebildik, bırakmadı, devam etti. Lisenin son iki sınıfında şeker gibi bir Latince ve Eski Yunanca öğretmeninden ders gördü. Adam tam bir bilgi hazinesiydi. Oğlum ona çok hayran kaldı ve büyük bir ilgiyle Latince ve Eski Yunancaya sarıldı. Hatta liseyi bitirdikten sonra üniversitede Latince ve Yunanca okumaya karar verdi. Klasik dillerde yüksek lisansını tamamladıktan sonra başka bir üniversitede filim bilimi ve görsel kültür üzerine ikinci bir yüksek lisans yaptı. İki yıl boyunca Latince öğretmeni olarak çeşitli okullarda çalıştı, ondan sonra doktora yapmaya hak kazandı. Oğlum şu anda her iki yüksek lisansta öğrendiklerini birleştirerek klasik dünyayı konu alan bilgisayar oyunları üzerine bir doktora hazırlıyor. Biz hepimiz eski Latince ve Yunanca öğretmenine çok minnettarız. link

PÜF NOKTASI 23

Öğrendiklerinizi düzenli bir şekilde tekrarlayın : Dil öğrendiğinizde unutma fenomenini iyi tanımanız gerekir. Hermann Ebbinghaus‘a borçlu olduğumuz grafikte mavi renkte gösterilen birinci unutma eğrisine bakın: Gördüğünüz veya çalıştığınız dersin sonunda topladığınız bilgi %100 olarak hafızanızda mevcut. Ancak bir gün geçtikten sonra bilginin saklanma oranı %80‘e, üç gün sonra ise %60‘a düşmüş durumda. Eğer mesela haftada bir akşam yabancı dil kursuna giderseniz ve derste öğrendiklerinizi hafta içinde hiç tekrarlamazsanız bu unutma eğrisine göre bir sonraki derse geldiğinizde bir önceki derste öğrendiklerinizin hemen hemen hepsini unutmuş olursunuz. Bu da öğretmeninizin işini zorlaştırır, çünkü öğretmeniniz tıpkı bir binada kat çıkar gibi özümsediğiniz bilgi ve becerilerin üzerinde yeni bilgi ve beceriler inşa etmek ister. Çözümü düzenli tekrarlamadır. Gördüğünüz veya çalıştığınız dersten bir gün sonra dersinizi tekrarlarsanız oran tekrar %100‘e çıkar ve bir önceki kadar dik olmayan ikinci bir unutma eğrisi belirir: Unutma hızınız azalmış olur.

Dil öğrenmenin püf noktası 23 - yabancı dil öğrenmek için Öğrendiklerinizi düzenli bir şekilde tekrarlayın


Artık bilgilerin saklanma oranı %100'den %80'e bir günde değil iki günde düşer. Bir daha tekrarlarsanız üçüncü eğrinin yine bir öncekine göre daha az dik olduğunu fark edersiniz: %100‘den %80‘e inmek üç gün sürer. Böylece her tekrardan sonra unutma hızınız azalır. Tekrarları da hep daha uzun aralıklarla yapabilirsiniz. Bu süreci devam ettirirseniz sonunda unutma eğriniz yatay hâle gelir, yani öğrendikleriniz artık kalıcı hafızanıza yerleşmiş olur. Dil öğreniminde sıkça uygulanan “Aralıklı Tekrarlama” tekniği bu bulgulara dayanır. İkinci resme bakın: Bir konuyu ilk defa öğrendikten hemen sonra o konuyu ve tarihini formun birinci ve ikinci sütununa yazarsınız. Sonra bu tarihe sırayla 1, 3, 6, 10, 20, 30 gün (aralıklar artıyor yani) katıp ortaya çıkan yeni tarihleri diğer sütunlara doldurursunuz. Böylece tekrarlama şemanızı oluşturmuş olursunuz. Belirli bir tekrarlamayı gerçekleştirdiğiniz zaman kutusunu işaretlersiniz. Aynı teknik, sözvarlığı edinimine de uygulanır, ancak bu amaçla özel olarak geliştirilmiş applar/uygulamalar bulunmaktadır. link

Dil öğrenmenin püf noktası 23 - yabancı dil öğrenmek için Öğrendiklerinizi düzenli bir şekilde tekrarlayın


PÜF NOKTASI 24

Platoları tanıyın : Yabancı dilde akıcılığa doğru giden yolunuzu tırmandığınız bir dağın yamacına benzetebilirsiniz. Ne var ki bazen hiç yükselmediğiniz, hiçbir ilerleme kaydetmediğiniz izlenimine kapılabilirsiniz. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Grafiklerde x ekseni geçen zaman ve sarf ettiğiniz çabayı, y ekseni ise edindiğiniz becerileri gösteriyor. Beceri eksenindeki hedefiniz akıcılıktır. Yolunuz birinci grafikteki gibi düz bir çizgi şeklinde değil, onun altındaki grafikteki gibi bir eğriyle gösterilebilir. Siz yükseldikçe, akıcılık hedefinize yaklaştıkça çabalarınızın getirisi doğal olarak azalmaya başladığından (krş. PÜF NOKTASI 14) başlangıçta dik olan eğri yavaş yavaş yatay hâle gelir. Hedefe yakınken eğrinin “plato” (yayla) denilen kısmına geçersiniz. Y ekseninde yükselmeyi artık ancak uzun süreli çabalarla gerçekleştirebilirsiniz. Bir yabancı dilin temelini birkaç ayda öğrenebilirsiniz, ancak o dilde yetkinleşmeniz yıllar alır. Bu son plato döneminde özellikle sizi ilgilendiren, hoşunuza giden konular üzerine çalışarak dilinizi ilerletmenizi tavsiye ederim. Mesela ben bir dilde platoya eriştiğim zaman o dilde dilbilim üzerine kitap okumayı çok severim.

Dil öğrenmenin püf noktası 24 - yabancı dil öğrenmek için Platoları tanıyın


Başka plato türleri de var. Bazen akıcılık hedefine hâlâ uzun bir mesafe kaldığı hâlde yabancı dil öğrenen kişi plato izlenimi yaşayabilir (3. grafik). Zaman geçtiği hâlde hiçbir ilerleme (yükselme) kaydedilmez. Nedenleri birkaç çeşit olabilir: Bazı becerilerin kazanılması çok zaman ister, böylece öğrenme eğrisinde bir veya birkaç tane plato ortaya çıkabilir. Bazı beceriler de dil öğrenenin yeteneklerini aşabilir ve ilerlemesini engelleyebilir. YouTube kanalımda yayımladığım bir videoda Türkçedeki ilgi yancümlelerini anlatıyorum. Yabancılar bu yapıları öğrenmeden Türkçede en kısa bir gazete haberi bile okuyamazlar. Bunlar üniversitede sorun olmuyor ancak yetişkinler eğitiminde bu yapıları kavrayabilecek eğitim seviyesine maalesef sahip olmayan Belçikalı öğrencilerle karşılaştım. Üçüncü bir neden: Öğrenci, meramını yabancı dilde çat pat anlatabilecek seviyeye gelince bu seviyeyle yetinebilir. Daha fazla gayret sarf ederek dilini ilerletmek için hiçbir motivasyonu kalmamış olabilir. link

PÜF NOKTASI 25 (01)

Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın (Bölüm 1/3) : Albert Einstein’ın meşhur bir sözü şöyle der: “Eğer basitçe izah edemiyorsan yeterince anlamamışsın demektir.” Bundan dil öğrenimi için yararlı bir ilke türetebiliriz: “Eğer bir dili gerçekten anlamak isterseniz onu başkalarına izah edin.” Bunu yabancı dilde özel ders ya da kurs vererek yapabilirsiniz. Türkçe öğrettiğiniz zaman öğrencileriniz size derste ünlü uyumu, ad durumu ekleri, fiil çekimi, kelimelerin cümlede sıralanışı ve hep daha yeni konular üzerine sorular sorarlar. Kendi bilginizde keşfettiğiniz boşlukları doldurmak için çeşitli kaynaklara baş vurmak zorunda kalarak bilginizi tamamlarsınız.

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


Ben bu yöntemden çok yararlandım. Türkçeyi öğrenmeye başladıktan iki yıl sonra 1977 yılında lise üçü okurken bir yandan Türkçeyi öğrenmeye devam ederken Türkçeyi öğretme aşamasına da geçtim. İlk öğrencim Fransızca öğretmenimdi. Fransızca dersimiz günün son dersiydi. Diğer öğrenciler sınıftan çıktıktan sonra öğretmenimle ben yer değiştirirdik: Öğretmenim sıraya otururdu, ben de tahtaya geçerek Türkçe dersimi vermeye başlardım. Fransızca öğretmenim yaz tatilinde ailesiyle birlikte arabayla bir Türkiye seyahati yapacaktı, onun için biraz Türkçe öğrenmek istiyordu. Daha sonra ben üniversitede Mimar-Mühendislik okurken öğrenci yurdundaki odamda özel Türkçe dersi de verdim. Resimde ilk öğrencilerimden Brigitte ve Wilfried’i görüyorsunuz. Brigitte Tıp öğrencisiydi, ileride mesleğini icra ederken Türk göçmenlere daha etkili biçimde yardım edebilmek için Türkçe öğrenmek istiyordu, Wilfried ise Slav dilleri bölümünden mezun olmuştu, o daha çok dilbilimsel nedenlerle Türkçeyle ilgileniyordu. Sırpça-Hırvatça gibi öğrendiği Balkan Slav dillerinde çok Türkçe kelime bulunuyordu, onları anlamak istiyordu. (Devamı var.) link

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


PÜF NOKTASI 25 (02)

Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın (Bölüm 2/3) : 1983’te “Geleneksel Türk Evi, İşlevsel bir Ev Tipi” başlıklı bitirme tezimle Mimar-Mühendislikten mezun olup Şarkiyat ve Slavistik bölümlerine yazıldıktan sonra Gent’teki Eyüp Sultan Camii’ne müracaat ettim, bana bir eğitim yılı boyunca kullanabileceğim bir derslik tahsis ettiler. Orada 10 kişilik bir gruba ilk Türkçe kursumu verdim.

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


Kurs başarılı olunca da Gent Üniversitesi Yabancı Diller Merkezi’nin müdürüyle konuştum, Merkez’de bir Türkçe kursu başlatmalarını teklif ettim. Teklifimi kabul etti, 1984-1987 yılları arasında 25 kişilik gruplara iki ayrı düzeyde Türkçe okuttum. Orada mükemmel derslikler, tahtalar, dil laboratuvarı falan da vardı. Sınıfımı gruplara bölerek her grubu Türkçe alışveriş pratiği yapmak için Gent’teki Türk bakkallarına götürürdüm. Diğer bir akşam da bir Türk ailesine konuk olup geleneksel yer sofrasının etrafına oturur, Türkçe sohbet ederdik. Resimlerde Yılmaz ailesine yaptığımız ziyaretten görüntüler görüyorsunuz. Bir ayrıntı: Birinci resimde ortada oturan kısa siyah saçlı kız, Chris, vantriloktu, hünerini Türkçe olarak gösterebilmek için Türkçe öğreniyordu. O süre içinde Brüksel’de düzenlenen Bâbil Dil Yarışması‘nı da kazandım, TRT’den Emre Aygen evime ve dersime gelerek hakkımda TRT arşivinden bulunabilen röportajı yaptı.

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


1987’de bir özel şirkette bilgisayar destekli yabancı dil öğretimi üzerine çalışmaya başladığımdan Yabancı Diller Merkezi’ndeki kurslarımı bırakmak zorunda kaldım. Ancak bir yıl sonra önce De Poort Beraber derneğiyle sonra Gent Göçmenler Merkezi’yle işbirliği yaparak onların dersliklerinde tekrar derslere başladım. O zaman tam bir serbestlik yaşıyordum, istediğim her kursu düzenleyebiliyordum: Türkçe, Arapça, Farsça, Özbekçe, Orta Asya Türkçesi, Osmanlıca, Arnavutça. Doruk noktası öğrencilerle Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’a yaptığımız geziydi (Resimlere bakın). Yerli ailelerin yanında kaldığımız için ben bir Özbekçe, Kazakça, Kırgızca sentezi yapıp öğrencilerime o dilde diyalog ezberletmiştim. Bu “Orta Asya Türkçesi” kursunda uzun aradan sonra (bu başka bir öykü) Linda’yla tekrar karşılaştım. (Devamı var.) link

PÜF NOKTASI 25 (03)

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın (Bölüm 3/3) : 1993’te, nikâhımızdan yarım yıl önce, Linda’yla birlikte Oriëntaal vzw Doğu Dilleri ve Kültürleri Öğretim Merkezi‘ni kurduk. Merkez’in bünyesinde 15 yıl boyunca Linda’yla ben Türkçe ve Arapça dersleri düzenledik ve verdik. Ayrıca birlikte “Haydi Türkçe Konuşalım 1 ve 2” adlı Türkçe ders kitaplarımızı hazırladık. 90’lı yılların sonlarına doğru Merkez’imizin Gent, Brüksel ve Anvers’te olmak üzere toplam 200 öğrencisi vardı. (20/03 tarihli PÜF NOKTASI 08‘de bu dönemden iki resim görebilirsiniz.)

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


2006’da Gent Üniversite Koleji Mütercim-Tercümanlık Fakültesi bir Türkçe Bölümü kurmaya karar verdi. Bu, Belçika’nın Flaman Bölgesi’nde bir ilkti. Bölgemizde daha önce akademik düzeyde Türkçe okutulmamıştı. Bölümü sıfırdan inşa etmek görevi ve bölüm başkanlığı bana verildi. Türkçe Bölümümüze ilk yıl 33 öğrenci yazıldı (1. ve 2. resme bakın). Yeni iş arkadaşlarım da oldu, bazılarını okul işe aldı, bazılarını TC Brüksel Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği bize okutman olarak tahsis etti. İlk ekibimiz Ömer Hoca, Baykal Hoca ve benden ibaretti (3. resim). Ekim 2013’te Flaman Bölgesi Eğitim Bakanlığının kararıyla Mütercim-Tercümanlık ve İletişim bölümümüz Gent Üniversitesi Edebiyat ve Felsefe Fakültesi’nin bünyesine alındı. 4. resim Prof. Dr. Selçuk Şirin‘in 15/03/22’de bölümümüze yaptığı ziyaret sırasında çekildi. Soldan sağa: Şener Uğurlu (Belçika Türk Dili Enstitüsü Başkanı), Prof. Dr. Selçuk Şirin, Ebru Hoca, ben, Sevdağ Hoca ve Feyza Hoca.

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


Gent Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık ve İletişim bölümünde Türkçeyi seçen öğrenciler genel içerikli derslerin yanısıra mecburi ders olarak Hollandacayı okuyor ve bir de İngilizce, Fransızca, Almanca grubundan üçüncü bir dil seçiyor. Hollandaca dışındaki iki dil aynı seviyede okutuluyor, ders saatleri, krediler bakımından aralarında hiçbir ayrım yapılmıyor. Üç yıllık bachelor eğitimini bitirenler Sözlü Çevirmenlik, Yazılı Çevirmenlik, Çok Dilli İletişim ve Dil Öğretmenliği yüksek lisanslarından birini seçiyor. Mezunlarımız iş bulmakta güçlük çekmiyor, ülkemizde yüksek düzeyde hem Türkçeyi hem de başka bir iki yabancı dil bilenlere ihtiyaç var (Son) link

Dil öğrenmenin püf noktası 25 - Öğrendiğiniz yabancı dili başkalarına öğretmeye başlayın


PÜF NOKTASI 26

Metinleri yüksek sesle okuyun : Bu resmi 24 yaşında olan kızım Eveline’in izniyle paylaşıyorum. Resimde kızımı 9 yaşındayken “yeni yıl mektubu“nu sesli okurken görüyorsunuz. “Yeni yıl mektubu” anaokulu ve ilkokullarımızda canlı tutulan bir gelenek. Çocuklar bu şekilde anneleri babaları ve diğer aile büyüklerine yeni yılla ilgili dileklerini dile getirirler.

Sesli okuma çok yararlandığım önemli ve etkili bir teknik. Bu tekniği özellikle bir yabancı dili konuşmamı gerektirecek bir duruma hazırlanmak veya uykuda olan bir dilimi kısa zamanda tekrar uyandırmak için kullanırım. Teknik, sadece konuşma becerisini değil yazma becerisini de geliştirebilir.

Dil öğrenmenin püf noktası 26 - yabancı dil öğrenirken Metinleri yüksek sesle okuyun


Ne tür metinler kullanılabilir? Özellikle ileride sözlü ya da yazılı olarak üretmek isteyeceğiniz türden metinler okuyun: bir ders kitabındaki diyaloglar, bir konuşma kılavuzundaki yararlı cümleler, hikâyeler, edebî eserlerden parçalar, bilimsel makaleler,… Beyninizi bu şekilde kelimelerle, cümlelerle, kalıplarla, dilbilgisel yapılarla doldurun. Bunlar zihninizde yankılanacak, belirli bir anda sanki beyniniz taşıyormuş gibi bir duyguya kapılacaksınız ve kendiliğinizden dili üretmeye başlayacaksınız.

Metinler nasıl okunmalı? Metni sesli okurken içeriğine odaklanın, bu içeriği gözlerinizin önünde canlandırın. Telaffuza, vurguya, doğru tonlamaya ve diksiyona dikkat ederek metindeki duyguları bir tiyatrocu gibi etkileyici bir şekilde ve biraz abartarak ifade etmeye gayret gösterin. Aynı metinleri tekrar tekrar sesli okuyarak normal konuşma hızı ve akıcılığa yaklaşmaya çalışın. Başlangıçta okurken takıldığınız yerler olacak, bu normal, çünkü ağzınızı yabancı dilin seslerine ve ses birleşimlerine alıştırmanız gerekir.

Sesli okurken birden çok duyu organınızı çalıştırırsınız: gözlerinizle metni görürsünüz, kulaklarınızla söylediklerinizi işitirsiniz (onun için metni fısıldayarak değil gerçekten yüksek sesle okumanız önemlidir), sesleri telaffuz ederken ağzınızda çalıştırdığınız kasları hissedersiniz, zihninizde de canlandırdığınız içeriği görüyor gibi olursunuz. Bütün bunlar metnin birçok unsurunun hafızanıza kazınmasına yol açar. link link2

Dil öğrenmenin püf noktası 26 - Bir dilin zorluğu, onu öğrenmeye olan motivasyonunuzun gücü ile ters orantılıdır


“Bir dilin zorluğu, onu öğrenmeye olan motivasyonunuzun gücü ile ters orantılıdır.” Reg Hindley

PÜF NOKTASI 27

Küçük yaştan başlayarak masal dinleyin : Resimde babannemi, ortanca kardeşim Stefan’ı (ortada) ve beni (sağda) görüyorsunuz. Biz küçükken babannemiz bize kitaptan masal okurdu. Bir ritüel hâline gelmiş olan bu anları iple çekerdik. O anlarda babaannemize büyük bir yakınlık hissederdik, zihnimizde büyüleyici masal dünyaları, sürükleyici serüvenler canlanırdı, dilin ritm, kafiye gibi yeni boyutlarını keşfeder ve bunlardan çok zevk alırdık.

Bu konuda sorumluluk tabii ki çocuklara değil, büyüklere düşer. Çocukların zihinsel gelişimi için küçük yaştan başlayarak en azından bir dili iyi öğrenmeleri gerekir. Bu “ana” dilleri olabilir, zamanlarının çoğunu birlikte geçirdikleri bir bakıcının dili vs. de olabilir. Dil gelişimini hızlandırmak için çocuğa dil bakımından çeşitlilik içeren zengin bir ortam sunmalıyız, onunla oynarken bol bol konuşmalıyız, söylediklerimizin anlamını kavramaları için anlamlı durumlar yaratmalıyız, örneğin bir şeyden söz ederken o şeye bakarak ya da işaret ederek çocuğun dikkatini ona çekmeliyiz.

Dil öğrenmenin püf noktası 27 - Küçük yaştan başlayarak masal dinleyin


Uyku öncesi bir akşam ritüeli olarak çocuklara kitap okumak dil öğrenme ortamlarını zenginleştirir. Biz de akşam çocuklarımızı yataklarına yatırdıktan sonra onlara Dick Bruna‘nın Miffy kitaplarını okurduk. O kitapları tekrar ve tekrar dinlemek isterlerdi. Bazen de şaka olarak metindeki kelimelerden birini değiştirirdik, hemen fark ederek doğru kelimeyi söylerlerdi. Çok sevdikleri bu oyunda başarılı olmak için daha da dikkatli dinlerlerdi.

Çocuklar kitapları yaşadıkları bu hoş anlarla ilişkilendirdikleri için onlarda bir kitap sevgisi oluşur, böylece okuma yazma öğrendikten sonra kendi kendilerine kitap okuma alışkanlığını daha kolay kazanırlar. Kitap dinleyen ya da okuyan bir çocuk, kitapsız bir dünyada hiç karşılaşmayacağı sözcükler duyar, okur ve öğrenir. Çocukların küçük yaştan başlayarak edindikleri dil gelişim düzeyi daha sonra yabancı dil öğrenmeleri için de bir temel oluşturur. Bunun için prof. dr. Selçuk Şirin‘in (@selcuksirin) “Bir Milyon Kitap” projesinin başarılı olacağına yüzde yüz inanıyorum. Çocukta dil gelişimi sorununu temelinden çözmeyi amaçlayan bu uzak görüşlü proje, Türkiye’nin geleceği açısından çok ümit verici. link

PÜF NOKTASI 28

Öğrenmekte olduğunuz dilden zevk almasını bilin : Amerikalı şair, romancı ve tiyatro yazarı Alfred Mercier‘nin (1816-1894) ünlü sözü “Zevkle öğrendiğimizi hiçbir zaman unutmayız.” bize yabancı dil öğrenme sürecimizi daha etkili bir hâle getirmek için önemli bir ipucu veriyor. O dili öğrenmekten zevk almanın yollarını arayın. İlgi alanlarınız, özel meraklarınız, tutkularınız ile öğrenmekte olduğunuz dilin arasında bağlantılar bulun. Müzikle ilgilenirseniz o dilde beğendiğiniz şarkıların metinlerini ve çevirilerini internetten bulun (lyricstranslate.com/tr) ve şarkıyı dinlerken bunları kullanın. Ben beş yıl önce Yunanca öğrenirken her hafta Yunan Top 20‘sini incelerdim, listeye giren her yeni şarkının metin ve çevirisini bulurdum ve ezberlemeye çalışırdım.

Dil öğrenmenin püf noktası 28 - Öğrenmekte olduğunuz dilden zevk almasını bilin


O zaman Atina’da Erasmus yapan oğlumuzu ailece ziyaret edecektik. Gezimize çıkıncaya kadar bu yöntemimi sürdürdüm. Çok hoş olurdu, daha sonra Atina’da mağazalarda alışveriş yaparken, arabada radyo dinlerken hep evde incelediğim şarkıları işitirdim ve onları anlardım. Internetten ilgilendiğiniz konularla ilgili yabancı dilde materyaller bulup onları okuyabilirsiniz veya seyredebilirsiniz. Netflix'ten yabancı dilde dizi izleyebilirsiniz, yabancı dilde kitap okuyabilirsiniz. Yabancı dili konuşan arkadaşlarınızla gezintiler yapabilirsiniz, müze gezebilirsiniz, eğlence parkına gidebilirsiniz, konsere katılabilirsiniz. Anladığınız gibi dilden zevk almanın yolları saymakla bitmez. link

PÜF NOKTASI 29

Film, dizi, video seyrederken öğrenmekte olduğunuz dilde alt yazı kullanın : Her televizyon kanalı ya da uygulama alt yazı imkânı sunmuyor, ama sunuyorsa yabancı dil öğrenirken ondan yararlanın. Alt yazı imkânı sunulduğunda genellikle seyirci filmi orijinal versiyonunda yani yabancı dilde izler ve kendi anadilinde hazırlanmış alt yazıları okur. Yabancı dil öğrenimi açısından bundan daha yararlı olan başlıca iki teknik var:

Dil öğrenmenin püf noktası 29 - Film, dizi, video seyrederken öğrenmekte olduğunuz dilde alt yazı kullanın


  1. Filmi orijinal versiyonunda, yani öğrenmekte olduğunuz yabancı dilde, izleyin ve aynı zamanda o yabancı dili konuşan işitme engelliler için hazırlanan alt yazıları kullanın. Örneğin öğrendiğiniz dil İngilizce ise hem İngilizceyi dinleyin hem de İngilizceyi okuyun. Ben Danca, Norveççe ve İsveççe gibi İskandinav dillerini öğrenirken bütün İskandinav devlet televizyon kanallarında sunulan bu alt yazı olanağından çok yararlandım. Süreçte üç aşama vardı: Birinci aşamada haber bültenlerini sadece alt yazılı izlerdim, ikinci aşamada bunları ikişer defa seyrederdim: önce alt yazılı sonra alt yazısız ya da önce alt yazısız sonra alt yazılı, üçüncü ve son aşamada ise tamamen alt yazısız izlerdim.

  2. Türkçe ya da çok iyi bildiğiniz başka bir dilde film izlerken, öğrenmekte olduğunuz dili konuşanlar için hazırlanan alt yazıları kullanın. Örneğin öğrenmekte olduğunuz dil İngilizce ise, filmin orijinal Türkçesini dinleyin ve İngilizce alt yazıları okuyun. Sonuç bir okuma alıştırması olur. Uzmanlar tarafından hazırlanan alt yazılarda cümlelerin genellikle kısa olması anlaşılmalarını kolaylaştırır. Alt yazıların uzunluğuna göre ekranda kaç saniye görünmesi gerektiğini belirleyen kurallar var, ama maalesef her alt yazıcı bu kurallara uymuyor. Yabancı dildeki alt yazıların birbirini çabuk izlemesi zorluklara yol açabilir. Örneğin, ben alt yazı tekniğini hiçbir zaman Arapça için kullanamadım. Üniversitede Arapça bölümünden mezun olduğum hâlde çok kısa bir süre ekranda beliren harekesiz Arapça alt yazıları okumaya yetişemiyordum. link

PÜF NOKTASI 30

Dildeki prefabları tespit edin ve ezberleyin : Prefabrik parçalar kullanılarak bir evin yapım süresi çok kısaltılabilir. Aynı şekilde siz öğrendiğiniz bir yabancı dilde dilsel prefablar kullanarak düşüncelerinizi ifade ederken sarf etmeniz gereken çabayı azaltabilirsiniz. “Prefab”, İngilizcede kullanıma hazır kelime birleşmeleri için kullanılan bir terimdir. Birinci resimdeki İngilizce örnekte gördüğünüz gibi prefablar duruma uygun kelime, cümle ya da sorularla doldurulacak boşluklar da içerebilir. Prefabı bir bütün olarak belleğinizde tutarsınız, konuşma anında bir bütün olarak kullanırsınız. Prefabın içerdiği ayrı ayrı kelimeleri ve dilbilgisi ögelerini bilmenize gerek yok. Bu şekilde “to be” fiilinin çekimini bilmeyen bir çocuk bile “How are you?” ve “I’m fine, thanks” tabirlerini sanki [havaryu] ve [aymfayntenks] şeklinde birer kelimeymiş gibi öğrenebilir ve kullanmaya başlayabilir. Yabancı dili daha yüksek bir düzeyde bilenlere prefablar konuşurken zaman kazandırır, bu zamanı söylediklerinin devamını tasarlamak için kullanabilirler.

Dil öğrenmenin püf noktası 30 - Dildeki prefabları tespit edin ve ezberleyin


Kendim yeni bir yabancı dili öğrendiğimde ders kitaplarımdaki diyaloglardan ve konuşma kılavuzlarımdaki cümlelerden yola çıkarak dilin prefablarını tespit etmeye çalışırım. Okurken kendime hep hangi kelime birleşmelerini ileride tekrar kullanabileceğim sorusunu sorarım. İkinci resimde İzlandaca öğrenirken kullandığım “Colloquial Icelandic” (Routledge) kitabındaki ilk diyaloğu görüyorsunuz. Diyalogda yararlı bulduğum prefabları birer kutuya aldım. Bunların Türkçesi sırayla “Merhaba” (2x), “Affedersiniz”, “Bana söyleyebilir misiniz: […?]”, “[…] var”, “Bu […] değil mi?”, “Size yürekten teşekkür ederim”, “Benim adım […]”, “[…..]-e hoş geldiniz!”. Bu Türkçe prefabları ezberleyen bir yabancı konuşma anında onları kelime kelime, ek ek üretmek zorunda kalmaz, hazır birer bütün olarak belleğinden çıkarabilir. Diyaloglarda, konuşma kılavuzlarında tespit ettiğiniz prefabları daha sonra konularına göre gruplandırarak kolaylıkla ezberlenen bir liste hâline getirebilirsiniz. link

Dil öğrenmenin püf noktası 30 - Dildeki prefabları tespit edin ve ezberleyin


PÜF NOKTASI 31

Yabancı dili konuşmanızı gerektiren görevler üstlenin : 1983’ün baharında eski ortaokul öğretmenlerimden biri beni aradı, o yılın Ağustos ayında Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonası’nın Brugge’de, yani oturduğum kentte, yapılacağını, birçok ülkeden takımlar katılacağını, bunlara mihmandarlık yapacak İngilizce bilen Belçikalı gönüllü gençler aradıklarını, Türkiye’den de bir takımın geleceğini öğrenince hemen beni düşündüğünü söyledi. Ben de bu görevi seve seve üsteleneceğimi söyledim, bu mihmandarlık Türkçe pratiği yapmak için kaçırılmayacak bir fırsattı. O zaman Gent Üniversitesi’nde Mimar-Mühendislik eğitiminin son yılını okuyordum, Ekim ayında aynı üniversitede Şarkiyat (Arapça, Farsça) ve İslavistik (Rusça) eğitimine başlayacaktım.

Dil öğrenmenin püf noktası 31 - Yabancı dili konuşmanızı gerektiren görevler üstlenin


Birkaç ay sonra TC Anvers Başkonsolosluğundan bir görevliyle birlikte Brüksel Havalimanında Bursa Hürriyet Endüstri Meslek Lisesi’nden gelen gençleri karşıladık. Türkiye’yi temsil eden genç futbolculara lisenin müdürü Orhan Alper ve beden eğitimi öğretmeni antrenör Nedim Tamer refakat ediyordu. Bir hafta boyunca sabahtan akşama kadar gruba eşlik ettim, bol bol Türkçe konuşarak şampiyonayla ilgili her türlü pratik sorunlarını hallettim, onlara Gent ve Brugge şehirlerini gezdirdim, spor mağazalarında alışveriş yapmalarına yardım ettim, hatta akşam çıktıkları eğlence yerinde tanıştıkları Belçikalı kızlarla aralarında tercümanlık yaptım. Şampiyona takım için başarılı geçti, dünya üçüncülüğünü elde ettiler. Şampiyonanın bitiminde annem babam tüm grubu Brugge’deki evimize davet etti, üzerine krem şantiyle “Tebrikler” yazılan pastalar ikram etti. Bu mihmandarlık görevini üstlenmekle sadece çeşitli durumlarda Türkçe pratiği yapma imkânına kavuşmamıştım, gençler ve refakatçileriyle birlikte unutulamayacak kadar güzel bir hafta da geçirmiştim.

Dil öğrenmenin püf noktası 31 - Yabancı dili konuşmanızı gerektiren görevler üstlenin


Önce mektup arkadaşım sonra FB arkadaşım olan Ercan Bayraktar’dan geçen hafta takımdaki gençlerle ilgili bilgi istedim. Bana Belçika dönüşü Turhan Şen, Gürsel Hattat, Ayvaz Öztürk, Orhan Barborosluoğlu, Yüksel Bahtiyar ve kendisinin profesyonel olduğunu, Turhan Şen ve Gürsel Hattat’ın Bursaspor’da süperligde oynadığını, Turhan Şen’in Bursaspor’un kaptanlığını da yaptığını anlattı. link

PÜF NOKTASI 32

Kelime toplayın, kendi kelime kartlarınızı ve listelerinizi oluşturun : Resimlerde kendi pratiğimden dört örnek veriyorum. Bu kart ve listeleri sık sık tekrar ederek ezberler(d)im. Mesela ilk yıllardaki Türkiye gezilerimde kartları hep yanımda bulundururdum, uçak ve otobüste tekrarlardım.

Dil öğrenmenin püf noktası 32 - Kelime toplayın, kendi kelime kartlarınızı ve listelerinizi oluşturun


  1. Ömer Seyfettin’in hikâyelerini okurken öğrendiğim Türkçe kelimeler: Kartlar, kolaylıkla cebime sığacak şekilde A4’ün dörtte biri boyutundaydı. Bir sütunda öğrenilecek Türkçe kelime, altında kelimeye rastladığım bağlam veya sözlükten bulduğum bir örnek cümle, diğer sütunda kelimenin çevirisi veya Türkçe açıklaması bulunuyordu. Sözlüğümde anlaşılır bir açıklama bulduğumda hep bu açıklamayı çeviriye tercih ederdim. Bu şekilde hazırladığım kartları tekrarlarken sütunlardan birini örter, örtülen bilgileri hatırlamaya çalışırdım. Kelimelerle birer cümle de kurardım.

    Dil öğrenmenin püf noktası 32 - Kelime toplayın, kendi kelime kartlarınızı ve listelerinizi oluşturun


  2. Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresini okurken öğrendiğim Arapça kelimeler: genel prensipler birinci örnekteki gibiydi ancak burada kelimelerin çoğu için bir de sözlükten aynı kökten türemiş başka yararlı kelimeler arardım (mesela: hâkim‘in yanında hükm, mahkûm, hakem, mahkeme,…). Tecrübeme göre aynı kelime ailesine ait üç kelimeyi birlikte ezberlemek, yalnız duran bir tek kelimeyi ezberlemekten daha kolay gelir. Arapça öğrenirken pek Arapça açıklama kullanmazdım. Ara sıra küçük resimler de eklerdim.

    Dil öğrenmenin püf noktası 32 - Kelime toplayın, kendi kelime kartlarınızı ve listelerinizi oluşturun


  3. Yüzden fazla Norveççe haber bülteni izlerken öğrendiğim Norveççe kelimeler: kelime; çeviri ve/veya açıklama, örnek cümle ve/veya bağlam. Bu örnek cümle/bağlamlarda kelime yerine bir çizgi kullanırdım, böylece satır başındaki kelime örtüldüğünde örnek cümle/bağlam kelimeyi ele vermezdi.

    Dil öğrenmenin püf noktası 32 - Kelime toplayın, kendi kelime kartlarınızı ve listelerinizi oluşturun


  4. Kullandığım Fince ders kitabından, bir Fince sıklık listesinden ve mülteciler için hazırlanmış bir Fince açıklayıcı sözlükten derlediğim Fince kelimeler: kelime; kaynak; İngilizce çeviri. Bu listeleri Word tablosu olarak hazırladığım için onları kolaylıkla birleştirip alfabetik sıraya koyabilirdim. Ne var ki bu listede eski kartlardaki zenginlik yok: örnek cümle yok, Fince açıklama da yok, sadece çeviri var. Bundan başka, bir listeyi elle hazırlamanın da faydası varmış, elle yazılan şeyler daha kolay hatırlanırmış. link

    Dil öğrenmenin püf noktası 32 - Kelime toplayın, kendi kelime kartlarınızı ve listelerinizi oluşturun


PÜF NOKTASI 33

Anadilinizden yabancı dile çeviren sözlükte bulduğunuz kelimeyi mutlaka bağlamında kontrol edin : Öğrencilerime yabancı dilde bir kompozisyon yazdırdığımda onlara hep şu tavsiyeyi veririm: Düşüncelerinizi öncelikli olarak bildiğiniz kelimelerle ifade etmeye çalışın, kompozisyonunuzda sözlükten bulduğunuz, bilmediğiniz bir kelimeyi kullanmak her zaman risklidir.

Dil öğrenmenin püf noktası 33 - Anadilinizden yabancı dile çeviren sözlükte bulduğunuz kelimeyi mutlaka bağlamında kontrol edin


Örnek olarak bir Türk öğrencinin “Avrupa’yı Asya’dan iki boğaz ayırır.” cümlesini İngilizcede ifade etmek istediğini farz edelim. Oxford Türkçe-İngilizce sözlüğü “boğaz” için 11 karşılık verir (resim2 ). İlk gördüğü karşılığı kullanan öğrenci: “Two throats separate Europe from Asia.” gibi hatalı bir cümle kurar. Daha dikkatli olan öğrenci “geo” (“coğrafya”) kısaltmasını fark ederek uygun karşılığın o kısaltmayı izlediğini bekler. Böylece seçeneklerin sayısı 11’den 5’e iner. Kastedilen kavram ne dağla ne de nehirle ilgili olduğundan üç seçenek silinebilir, dolayısıyla aranan karşılık büyük olasılıkla “channel” veya “strait(s)” olur. “Büyük olasılıkla” diyorum çünkü sadece sözlüğe dayanarak hiç emin olamayız. Sık sık aradığım yabancı kelimenin sözlüğün verdiği karşılıklar arasında bulunmadığına tanık olurum. Sözlükte bulduğunuz karşılık hiç bilmediğiniz bir kelimeyse onu mutlaka bir bağlamda görmeniz gerekir. Üç yöntem veriyorum:

Dil öğrenmenin püf noktası 33 - Anadilinizden yabancı dile çeviren sözlükte bulduğunuz kelimeyi mutlaka bağlamında kontrol edin


  1. Google ile yabancı karşılığa bağlamlar bulabilirsiniz (resim 3). Kurmakta olduğunuz cümleden bir parça girdiğinizde önce tahminler çıkar, bunlar yetmezse bağlamlara bir göz atabilirsiniz. Resimde kavramın bir tanımının da çıktığını görüyoruz. Bunları gözden geçirerek yabancı karşılığın uygun olup olmadığına karar verebilirsiniz.

    Dil öğrenmenin püf noktası 33 - Anadilinizden yabancı dile çeviren sözlükte bulduğunuz kelimeyi mutlaka bağlamında kontrol edin


  2. Sözlüğün yanında Glosbe.com gibi bir çeviri belleği de kullanabilirsiniz (resim 4). Çeviri bellekleri sadece kelimelerin değil, veri tabanında bulunan cümlelerin de karşılıklarını verir. Yabancı karşılıkların kullanıldığı bağlamlara bakarak işinize yarayan karşılığı seçebilirsiniz.

    Dil öğrenmenin püf noktası 33 - Anadilinizden yabancı dile çeviren sözlükte bulduğunuz kelimeyi mutlaka bağlamında kontrol edin


  3. Yine başka bir yöntem Vikipedi’de konuyla ilgili bulduğunuz bir makalenin dilini yabancı dile çevirmekle olur (resim 5). Bu yöntemlerin her biri aynı sonucu veriyor: En uygun karşılık “strait(s)” kelimesidir: “Two straits separate Europe from Asia.link

    Dil öğrenmenin püf noktası 33 - Anadilinizden yabancı dile çeviren sözlükte bulduğunuz kelimeyi mutlaka bağlamında kontrol edin


PÜF NOKTASI 34

İkinci bir IG(yani instagram) hesabı oluşturun, yabancı dili kullanan ünlü kişileri takip edin : Resimde 2017’nin baharında Kazakça öğrenirken kullandığım IG hesabını ve o hesapta takip ettiğim ünlü Kazakların adlarını görüyorsunuz. Bu kişilerin hepsini Kazak devlet televizyonunda izlediğim çeşitli programlardan tanıyordum. O instagram hesabımı gönderi paylaşmak için hiç kullanmadım.

Aynı tekniği daha sonra, 2017 sonbaharından itibaren, Kuzey Ülkeleri’nin dillerini öğrenirken bugün de kullandığım IG hesabımdan yararlanarak uyguladım: Danca, Norveççe, İsveççe, İzlandaca ve Faroece (Kuzey Cermen dilleri). 2020’nin yazından başlayarak bunlara Fince ve Estoncayı da (Fin dilleri) ekledim. Gönderileri akşamları yatmadan önce okurdum, özellikle İsveçli politikacıların uzun paylaşımları bana uyku verirdi.

Dil öğrenmenin püf noktası 34 - İkinci bir instagram hesabı oluşturun, yabancı dili kullanan ünlü kişileri takip edin


Ne gibi insanlar takip ediyordum? Takip ettiklerimi televizyon seyrederken tanıdığım ve beğendiğim insanlarla sınırlamaya karar vermiştim. Onlar şu kategorilerdendi:

  • kral, kraliçe, kraliyet ailesi üyeleri

  • cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve başka politikacılar

  • haber spikerleri, haber muhabirleri, hava durumu sunucuları, program sunucuları

  • başka kategorilere mensup ünlü kişiler: örneğin başarılı iş adamları

Öğrenmekte olduğunuz dil İngilizce değilse sporcular, şarkıcılar ve film aktör ve aktrisleri bazen takip edilmeye uygun değil, çünkü özellikle amaçları uluslararası bir kariyer olanlar gönderilerinde kendi anadilleri yerine İngilizceyi kullanırlar. link

Yabancı dil öğrenmenin püf noktaları serisinin 2. PARTINA göz atmak bu linki ziyaret edebilirsiniz.


Tabii ki Johan Vandewalle instagram sayfasından ve youtube kanalından daha fazla içeriğe ulaşabilirsiniz.

YABANCI DİL ÖĞRENMENİN PÜF NOKTALARI konulu Johan Vandewalle söyleşisi

İlgili söyleşiye şu linkten ulaşabilirsiniz.

Referanslar: