ÖNEMLİ : Kendim için aldığım notlar. Umarım size de bir faydası olur. Kullanılan her bir makale referans olarak eklenmiştir.

Yabancı dil öğrenmenin Püf Noktaları Serisi


Aşağıda sıraladığım maddeler Johan Vandewalle‘in instagram sayfasından, hocanın izni alınarak alıntılanmıştır. Sıraladığım bu maddeler, doğrudan hocanın kendi ağzından kurduğu cümlelerdir. Bu arada Johan Vandewalle’in youtube kanalı ve instagram hesabının(@johan.vandewalle) linklerine, sayfanın sonunda, referanslar bölümünden erişebilirsiniz. İyi okumalar.

Johan Vandewalle Kimdir?

Johan Vandewalle‘i, fikirlerine her zaman değer verdiğim sevgili Prof. Dr. Selçuk Şirin‘in youtube hesabında paylaştığı bir video aracılığı ile tanıdım. Johan Vandewalle (d. 15 Şubat 1960, Brugge, Belçika), Belçikalı bir dilbilimcidir. Ghent Üniversitesi’nde ders vermektedir ve Türk dillerinde uzmanlaşmıştır.

PÜF NOKTASI 35

Yabancı dili öğrenmekten vazgeçmeyin, hedefinize çok yaklaşmış olabilirsiniz: Bu karikatürü yabancı dil öğrenenler için çok anlamlı buluyorum. Tecrübeme göre yeni bir dil öğrenmekte olduğunuz zaman hedefe kalan mesafeyi tahmin etmeniz çok zor, hatta imkânsız diyebiliriz. Bir de siz ilerledikçe hedefiniz de sizinle beraber yer değiştirir. Mesela önce basit sohbetler yapmayı öğrenmek istiyorsunuz, o noktaya yaklaşınca birden çıtayı yükselterek gazete de okuyabilmek istiyorsunuz, bir zaman sonra amacınız tekrar değişiyor: bu sefer roman da okuyabilmek istiyorsunuz. Bazen çıtayı yükselttiğinizin bilincinde bile değilsiniz, eski hedef(ler)inizi unutmuş gibisiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 35 - Yabancı dili öğrenmekten vazgeçmeyin, hedefinize çok yaklaşmış olabilirsiniz


Hedefe doğru yaptığınız yolculukta bir öğretmen size rehberlik edebilir. Ben mesela aşağı yukarı 30 yıldır öğrencilerimi hep aynı yoldan hedefe götürüyorum. Hedef, Türkçenin bütün önemli yapılarını ve önemli sözvarlığını öğrendikten sonra yine bir sözlüğün yardımıyla herhangi bir Türkçe (yazılı ya da sözlü) metni anlayabilmeleri ve kendilerini sözlü ya da yazılı olarak ifade edebilmeleri. Yolun her aşamasında çok net olarak öğrencilerimin nerede bulunduklarını biliyorum ve onlara anlatıyorum. Birinci dönemin sonunda bir Türkiye gezisinde karşılaştıkları en önemli durumlarda meramlarını anlatabilirler ve kendilerine söylenenleri anlayabilirler.

İkinci dönemin sonunda ise Türkiye’yi gezen bir turist kafilesine rehberlik yapabilecek düzeydeler: Gerektiğinde tarihî bir bina veya şehir hakkında turistik bilgiler verebilirler, hastalanan bir turiste doktorda, cüzdanı çalınan bir başka turiste karakolda tercümanlık yapabilirler. İkinci yılın başında büyük bir konsantrasyonla da olsa basitleştirilmemiş gerçek Türkçe metinler okumaya başlarlar, aynı yılın sonunda ise fazla güçlük çekmeden normal bir düzeyde bulunan Türkçe metinleri okurlar. Üçüncü yılda Erasmus ile Türkiye’ye giderek ilk dönemi bir Türk üniversitesinde okurlar, Türkçe açısından âdeta bir füze gibi uzaya fırlatılırlar. Gent’e döndüklerinde onları çok değişmiş buluyoruz.

Kıssadan hisse: Her şeyin iyi olacağına güvenerek azim ve sabırla dil öğrenim yolculuğunuza devam edin, er geç hedefinize ulaşırsınız. link

Yanlışlar - Doğrular

“35 dil biliyor ve bunların her birini ana dili gibi biliyor”: Bilimsel açıdan bir insanın bildiği dillerin sayısını hesap etmek zor. Bunun için önce “dil bilmek” kavramının tanımlanması gerekir. Dillerimin her birine ayırabildiğim zaman farklı olduğu için her dildeki seviyem de farklı. Bazen iki üç dil birbirine o kadar yakın ki bu hesapta bir tek dil olarak sayılması daha doğru olur. Şunu söyleyebilirim: “X tane dili (az veya çok) öğrendim/inceledim”. Bu “X” hâlen 50 civarında. Dillerimin ayrıntılı listesini bir başka gönderide açıkladım.

“Dünyanın en çok dil bilen kişisi”: 1987’de kazandığım Babil Dil Yarışması sadece Belçika çapındaydı. Polyglot Conference yoluyla Richard Simcott ve Alexander Arguelles gibi kişilerle tanıştım, arkadaş olduk. Onlar en az benim kadar çok dil öğrendiler/incelediler. Toplam sayı bizi ilgilendirmiyor, aramızda rekabet de yok. Bizi en çok ilgilendiren, bu öğrendiğimiz dillerin sayesinde yapabildiğimiz güzel şeyler.

“En kolay öğrendiği dil Fince oldu, Finceyi bir günde öğrendi”: Şimdiye kadar en çok zorlandığım dil Fince oldu, bir buçuk yıldır yoğun şekilde öğreniyorum. “Bir gün”e gelince, bir gazeteciye “Bir gün Fince öğrendikten sonra Helsinki şehrinde dolaşırken etrafıma baktığımda belirli bir dil engelini aşmış olduğumu hissettim” demiştim, “Finceyi bir günde öğrendi” manşetini koydu. Demek istediğimi başka bir örnekle anlatayım: Arap veya Kiril (Rus) alfabesini kolaylıkla bir günde öğrenebilirsiniz. O güne başlamadan önce Kahire’de ya da Moskova’da dolaşın ve tabelalara bakın, bir de aynısını o günün sonunda yapın, büyük bir fark hissedeceksiniz.

“İnsanlara kendi dilleri dışında başka bir dille hitap etmeyi büyük bir saygısızlık olarak görüyor”: Ben “saygısızlık” kelimesini hiç kullanmadım, “saygı” kelimesini kullandım. Muhatabınızın ana dilini biliyorsanız ona o dili konuşarak saygı ifade edebilirsiniz. Bilmiyorsanız tabii ki başka bir dilde konuşacaksınız, bunda saygısızlık yok. “Günah” kelimesini kullandığım doğru, şu anlamda kullandım: Bir dili öğrenirken bir anadili konuşucusuyla karşılaştığınızda bu konuşma fırsatından yararlanmalısınız, bunu yapmazsanız âdeta günaha girmiş gibi olursunuz. link

Johan Vandewalle kaç dil biliyor?

Takipçilerin “Kaç dil biliyorsunuz?” ve “Hangi dilleri biliyorsunuz?” sorularına cevaben bu tabloyu paylaşıyorum.

Johan Vandewalle hangi dilleri biliyor? Dil öğrenmenin püf noktaları


Kesin bir sayı belirtmek ise aşağıdaki nedenlerden dolayı zor:

  1. Dillerin tanımı. Örneğin: Yugoslavya döneminde Sırp-Hırvatça bir tek dil sayılırken, ülkenin dağılmasından sonra iki dil sayılmaya başlandı. Ben üniversitede okurken Klasik Arapça ve Modern Standart Arapça iki ayrı dil olarak ele alınırdı, Araplar ise bunları bir tek dil olarak ele alırlar.
  2. Seviye farkları. Örneğin: bir kişi dört dili tam olarak, iki dili yarım olarak bilirse, toplam olarak kaç dil bildiği söylenmeli? Altı dil mi, yoksa 4 + 0,5 + 0,5 = beş dil mi?
  3. Dillerin arasındaki benzerlikler. Örneğin: Fransızca, Fince, Rusça hiç tartışmasız olarak üç dil sayılırken birbirine çok yakın olan Danca, Norveççe, İsveççe kaç dil sayılmalı (sözvarlıkları %80 aynı)? Üç dil mi yoksa 80% + 20% + 20% + 20% = 1,4 dil mi? (Kaldı ki Norveççe “bokmal” ve “nynorsk” diye ikiye bölünmektedir.)

Birinci soruya genellikle “50 civarında dil inceledim.” şeklinde cevap veriyorum. link

PÜF NOKTASI 36

Ders kitabınızı “boyama kitabı”na çevirerek onu kolay hazmedilir hâle getirin: Resim 1’de iki aydır tekrar çalıştığım “Basic Course in Azerbaijani” ders kitabımdan bir sayfa görüyorsunuz. Uyguladığım teknikleri şöyle açıklayabilirim:

Dil öğrenmenin püf noktası 36 - Ders kitabınızı boyama kitabına çevirerek onu kolay hazmedilir hâle getirin


Çalıştığınız metindeki bazı kelimeleri, cümleleri vs. renklendirin. Renkleri birer kod olarak kullanın, ben mesela bir ara mavi rengi fiillerle ilgili bütün şeyler için kullanırdım. Bazı kelimelerin altını tek ya da çift çizgiyle çizin, kurşunkalem kullanırsanız az veya daha çok basın. Metnin bir kısmını kutu ya da oval içine alın. Ancak abartmayın, bütün bir sayfada fosforlu kalem kullanmak, bütün kelimelerin altını çizmek size bir şey kazandırmaz (Resim 2). Marjlarda metnin bir bölümünün önemini vurgulamak için dikey çizgiler veya ünlem işaretleri, bir parçayı anlamadığınızı belirtmek için dalgalı dikey çizgi veya soru işareti, belirtilen bir görüşe katılmadığınızı ifade etmek için çift ok işareti kullanın. Yine başka anlamlar için kendi sembollerinizi icat edin.

Dil öğrenmenin püf noktası 36 - Ders kitabınızı boyama kitabına çevirerek onu kolay hazmedilir hâle getirin


Amaç, daha sonraki okumalarda bir bakışta metnin düzenini, yapısını, içeriğini ve önemli kısımlarını anlamanız. Önemli bilgileri daha az önemli bilgilerden, bilmediklerinizi bildiklerinizden ayırt edin. Mesela İngilizce basılan bir ders kitabından Azerbaycanca çalışırken özellikle Türkçeden farklı olan kelimelere ve kurallara odaklanmanız gerekir. Sadece bunları işaretleyin.

Dil öğrenmenin püf noktası 36 - Ders kitabınızı boyama kitabına çevirerek onu kolay hazmedilir hâle getirin


Ders kitabınızdaki bilgileri tamamlayın. Marjlarda açıklamalar, ek bilgiler ve kendi yorumlarınızı ekleyin. Örneğin fiil ya da ad çekim tabloları çizerek teoriyi görselleştirin. Okuma parçalarındaki bilinmeyen kelimelerin çevirilerini sözlükten arayıp sayfanın boş bir kısmına yazın (Resim 3: Routledge Colloquial Latvian), ya da kitaptaki bir kurala gazete veya roman okurken rastladığınız güzel bir örnek cümle ilave edin. (Resim 4: Geoffrey Lewis’in Turkish Grammar’i)

Dil öğrenmenin püf noktası 36 - Ders kitabınızı boyama kitabına çevirerek onu kolay hazmedilir hâle getirin


Öğrendiğiniz bir dili hayatınızın belirli bir döneminde aktif tutamayabilirsiniz. O zaman dilin uykuya dalmasına izin verin. Yıllar sonra dili tekrar uyandırırken bütün bu renkler, işaretlemeler, eklenen yorumlar ve bilgiler dili tekrar öğrenme sürecinizi çok kolaylaştıracak ve hızlandıracak. link

PÜF NOKTASI 37

Yabancı dili doğru kullanarak hem saygı gösterin, hem de saygı görün: Osmanlıların geliştirdiği Rık’a yazısıyla yazılan ve “İhterim, tühterem.” diye okunan resimdeki Arapça sözün anlamı: “Saygı gösterirseniz saygı görürsünüz.” Konuştuğunuz dilin sayesinde gördüğünuz saygı çok motive edici, sizi dili daha da çok öğrenmeye teşvik eder. Bir dili konuşarak gösterdiğiniz saygıyı Mandela şöyle anlattı: “Eğer bir insanla anladığı bir dilde konuşursanız, bu onun aklına hitap eder. Ama eğer kendi dilinde konuşursanız, bu onun kalbine kadar gider.

Dil öğrenmenin püf noktası 37 - Yabancı dili doğru kullanarak hem saygı gösterin, hem de saygı görün


Önemli bir nokta da şu: Özellikle yabancı dili doğru konuştuğunuz zaman hem saygı gösterirsiniz hem de saygı görürsünüz. Hata yapmaktan korkmanıza gerek olmadığı hâlde yine de fazla hata yapmamaya gayret etmelisiniz, dilinize özen göstermelisiniz ve tanımadığınız insanlarla kibar konuşmaya çalışmalısınız. Kendi ders pratiğimden bir örnek vereyim: İlk Türkçe dersimde öğrencilerime “Nasılsınız?” - “İyiyim, teşekkür ederim.” tabirlerini öğretmiştim. Bir sonraki dersin başında Belçikalı bir kız öğrenci dedi ki “Türk arkadaşım bana ‘Nasılsınız’ın kullanılmadığını söyledi, ‘Naberlan?’ı kullanmamı söyledi.” Ben de bu tabirin kullanıldığını ama kibar olmadığını söyledim, Türkiye’de bir polisle karşılaştığında ona ‘Naberlan?’ diye hitap etmemesini tavsiye ettim.

Bazı insanlar eriştikleri yabancı dil düzeyi temel iletişim ihtiyaçlarını karşılar karşılamaz daha fazla ilerlemeye motivasyonlarını kaybeder, daha fazla çaba sarf etmek istemezler. Düşük bir dil düzeyiyle yetinerek yarım yamalak bir dille meramlarını anlatırlar. Böyle bir dil kullanımı çarşı pazarda alışveriş yaparken yeterli olabilir ama başka durumlarda (haşa) “eğitimsiz” ve “kültürsüz” izlenimi vererek sözünü ettiğim saygının görülmemesine yol açabilir. Ana dili konuşucuları tecrübeleri sayesinde bir yabancıdan genelde nasıl bir dil düzeyi bekleyebildiklerini de biliyorlar, duyduklarını bununla karşılaştırabilirler. link

PÜF NOKTASI 38

Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın: Buna bütün bir odayı ya da bir odanın bir köşesini ayırabilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 38 - Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın


Daha çok sanal alemde yaşıyorsanız bilgisayarınızda ya da cep telefonunuzda kullandığınız duvar kâğıdı ve seslerle benzer bir sonucu elde etmeye çalışın. Paylaştığım resimlerde 1980’li yıllarda Türkçe için böyle bir ortamı nasıl gerçekleştirdiğimi görebilirsiniz. Renkli fotoğraflar Gent’teki, siyah-beyaz fotoğraflar ise Brugge’deki çalışma/yatak odama ait. Öğrenmekte olduğunuz dil birden fazla ülkede kullanılırsa aşağıdaki ögeleri birden fazla ülkeden seçebilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 38 - Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın


Dil öğrenmenin püf noktası 38 - Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın


Görsel ögeler: bayrak, ülkenin haritası, şehir planları, ünlü çağdaş ve tarihî kişiler, şarkıcılar, ünlü binalar, anıtlar, doğa resimleri, gezileriniz sırasında çektiğiniz fotoğraflar, ülkedeki arkadaşlarınızın resimleri, ülkeye özgü süs eşyaları, ülkenin kültüründen ögeler gösteren tablolar, gravürler, ünlü sanat eserleri, yabancı dilde size ilham veren sözler, yabancı dil kitaplarınız, sözlükleriniz,…

Dil öğrenmenin püf noktası 38 - Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın


İşitsel ögeler: radyo, çeşitli kaynaklardan müzik,…

Dil öğrenmenin püf noktası 38 - Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın


Duyusal ögeler: ülkeye özgü bir koku, parfüm, buhur, tütsü,…

Dil öğrenmenin püf noktası 38 - Sizi dili öğrenmeye teşvik eden görsel, işitsel ve duyusal bir ortam yaratın


link

PÜF NOKTASI 39

Erken yaştan başlayarak bir ana dili konuşucusundan yabancı dil öğrenin: “Hocam, çocuğum hangi yaştan itibaren yabancı dil öğrenmeye başlayabilir?” sorusunu bana yönelten çok oldu. Çocuklarda ana dili ve yabancı dil edinimi alanında uzmanlığım olmadığı için bu soruya cevap vermekte zorlanıyordum. Sorunun cevabını ise Prof. Dr. Selçuk Şirin (@selcuksirin, #selçukşirin) “Yetişin Çocuklar!” kitabında çok açık bir şekilde veriyor: “3-4 yaşlarında hatta daha erken”.

İçerdiği çok yararlı ve aydınlatıcı bilgiler için bu kitabı ve devamı olan “Yetişin Gençler!” kitabını bütün ebeveynlere tavsiye ediyorum. Kitabı okurken kendim de “Keşke çocuklarımız küçükken eşim ile benim elimizde bu kitap olsaydı.” diyordum “O zaman onlardaki gelişim sürecini daha bilinçli olarak yaşardık.” Kitabı tavsiye edebildiğim ikinci bir neden de Prof. Dr. Selçuk Şirin’in kullandığı güzel Türkçedir. Türkçe metinler üreten bir yabancı olarak beynimi sürekli olarak güzel Türkçeyle beslemem gerekiyor. Prof. Dr. Selçuk Şirin’in Türkçesinin besin değeri ise çok yüksek.

Dil öğrenmenin püf noktası 39 - Erken yaştan başlayarak bir ana dili konuşucusundan yabancı dil öğrenin


Prof. Dr. Şirin’in açıklamalarına şunu eklerdim: Çocuğunuzun yabancı dili bir ana dili konuşucusundan öğrenmesini sağlayın. Yani Türk eğitim sisteminde edindiğiniz sözgelimi İngilizce bilginizle kendiniz “öğretmenlik yaparak” bu işe başlamayın. Her dilde içinde bulunulan duruma göre değişen ve İngilizcede “register” (sicil) olarak adlandırılan farklı kullanımlar var.

Dil öğrenmenin püf noktası 39 - Erken yaştan başlayarak bir ana dili konuşucusundan yabancı dil öğrenin


Sadece ana dili konuşucuları bu register’lerin hepsini bilebilir ve onlara hâkim olabilir. 3-4 yaşlarında veya daha erken yaşta bir çocukla iletişim kurarken nasıl bir İngilizce kullanacağınızı okuldaki İngilizce derslerinizde öğrenmezsiniz. Siz kendiniz veya eşiniz yabancı dilde ana dili konuşucusysanız sorun yok. Durum böyle değilse ailenizin dışında çocuğunuzla oynayarak ona yabancı dili öğretebilecek bir ana dili konuşucusu arayabilirsiniz. link

PÜF NOKTASI 40

Muhatabınızın ağzından kullanabileceğiniz kelime ve yapıları “çalın”: Biriyle yabancı dilde konuşurken ağzından çıkan kelime ve yapılara çok dikkat edin, konuşma sırası size gelince bunlardan bazılarını siz de kullanabileceksiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 40 - Muhatabınızın ağzından kullanabileceğiniz kelime ve yapıları çalın


Örneğin İngilizcede nerede oturduğunuzu ifade etmek istiyorsunuz ama kelime ve yapıları hatırlayamıyorsunuz. Muhatabınız size “Please present yourself.” derse bu size yardım etmez, ama “Where do you live?” diye sorarsa durum farklı, “live” fiilini çalarak “I live in Istanbul.” diyebilirsiniz. Muhatabınız önce yapıyı kendine uygulayarak asıl soruyu ondan sonra sorarsa işiniz daha da kolay olur: “I live in Ankara, where do you live?” Bundan “I live in …” yapısını çalabilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 40 - Muhatabınızın ağzından kullanabileceğiniz kelime ve yapıları çalın


Bu teknikten sözlü ve yazılı yabancı dil sınavlarında da yararlanabilirsiniz. Sözlü sınavda size mi’li bir soru sorulduğunda genellikle sorudaki bütün kelimeleri cevabınızda tekrarlayabilirsiniz. Örneğin “Do you agree that war should be the last option in settling conflicts?” sorusuna “Yes, I agree that war should be the last option in settling conflicts.” ya da “No, I don’t agree v. s.” diye cevabınıza başladıktan sonra görüşünüzü destekleyen argümanlar verebilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 40 - Muhatabınızın ağzından kullanabileceğiniz kelime ve yapıları çalın


Soru zamirli bir soruya cevap verirken soru zamirinin yerine ona cevap vazifesi gören kelimeyi koyup yine diğer kelimeleri tekrarlayabilirsiniz:In which year did Columbus discover America?” sorusuna cevap “Columbus discovered America in the year 1492.” Yazılı sınavlarda bir soruya cevap verirken veya kompozisyon yazarken bazı sözvarlığı ya da dilbilgisi ögeleri konusunda tereddüt edebilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 40 - Muhatabınızın ağzından kullanabileceğiniz kelime ve yapıları çalın


O zaman sınavın diğer sayfalarını gözden geçirin. Sınav kâğıtlarında pek çok şey yabancı dilde yazılmıştır, belki aradığınız ögeyi veya bir benzerini bunların arasında bulursunuz.

Dil öğrenmenin püf noktası 40 - Muhatabınızın ağzından kullanabileceğiniz kelime ve yapıları çalın


Bu “çalma” işini bir keresinde biraz abartmıştım. 1993 yılında Türkçe öğrencilerimle birlikte bir Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan gezisi yaptık. Yerli organizasyonlardan kişiler bize her yerde kendi anadillerinde izahat verdiler. Resimlerde gördüğünüz gibi bu konuşmaların çoğunu teybe kaydederdim. Amacım bu kayıtları daha sonra tekrar dinleyerek onlardan yararlı kelime ve yapıları çıkarmaktı. link

PÜF NOKTASI 41

Yabancı ülkede taksiyle kuaföre gidin: Bazı meslek sahiplerinin mesleklerini icra ederken sizinle bol bol konuşma imkânı var. Bu da yabancı dilde konuşma pratiği yapmanız için altın bir fırsat. Birkaç yıl önce ailece yaptığımız bir gezide New York’ta bir taksiye binmiştik. Yabancı dilde konuşma fırsatını değerlendirmek için ben genellikle taksi şoförünün yanındaki koltuğa otururum. Tanıştık. Şoför Filistinliymiş. Bunu öğrenince kendisiyle Arapça konuşmaya başladım. Bir çeyrek saat boyunca çeşitli konular hakkında sohbet ettik, çok güzel Arapça konuşma pratiği yapabildim.

Bazen de yeni öğrendiğim bir dilde hayatımdaki ilk konuşma pratiğimi takside yaparım. Riga’ya gittiğimizde böyle oldu. Havalimanıyla şehir merkezinin arası 20 dakikalık bir yoldu. Taksiye bindiğim ana kadar hayatımda hiçbir Letonyalıyla konuşmamıştım. Bu ilk Letonca sohbetim yirmi dakika sürdü. Yunanistan’ın Aegina adasında da bindiğimiz taksinin şoförüyle bol bol Yunanca konuşma fırsatı buldum.

Dil öğrenmenin püf noktası 41 - Yabancı ülkede taksiyle kuaföre gidin


Konuşma pratiği yapma açısından çok yararlı başka bir meslek kuaförlük. Dün oturduğum Aalst kentinde saçlarımı kestirmek için kuaföre gittim. Kuaför hanımla konuşmaya başladım. Konu mesleğime gelince Gent Üniversitesi’nde Türkçe okuttuğumu söyledim. Kuaför hanım “Ben Boşnak’ım” dedi, “Biz Boşnaklar Türkleri atalarımız olarak görüyoruz. Türk dizilerini altyazılı izlediğimiz için birkaç tane Türkçe kelime de öğrendim.” dedi, “Aşkım kelimesi gibi”. Ben de Boşnakçaya çok yakın olan Sırpça-Hırvatçayı 35 yıl önce öğrendiğimi ve bazı kelimeleri hatırladığımı söyledim: “Dobar dan!” (Merhaba!), “Hvala lijepo!” (Teşekkür ederim!), “Ne razumijem.” (Anlamıyorum.) gibi. Dükkândan ayrılırken de kuaför hanıma “Do viđenja!” (Görüşmek üzere!) dedim. Bir dahaki sefer kuaföre gitmeden önce mutlaka Boşnakça birkaç cümle ezberleyeceğim, Boşnakça kısa bir sohbet yaparız.

Şimdi siz değerli takipçilerime bir sorum var. Taksi şoförleriyle kuaförlerden başka, mesleklerini icra ederken, işlerine ara vermeden, müşterileriyle bol bol konuşma imkânı olan ne gibi meslek sahipleri biliyorsunuz? Bu sohbetler doğrudan doğruya ödediğiniz bir şey olmamalı, yani avukat ve öğretmen iyi örnek değil. link

PÜF NOKTASI 42

Öğrenmekte olduğunuz dilin zor taraflarını bilin ve bunlara daha çok zaman ayırın: Resimdeki Avrupa haritası Avrupa’da konuşulan dillerin anadili İngilizce olan (ya da İngilizce bilen) biri için ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Renkler söz konusu dilde konuşma ve okuma becerilerini kazanmak için kaç haftaya gerek olduğunu gösteriyor. Belirli bir dilin belirli bir kişi için zorluğunu belirleyen üç önemli faktör var, bunları aşağıda açıklıyoruz. Dil sistemini söyleniş, yazım, biçimbilim (morfoloji), sözdizim (sentaks) ve sözvarlığı bileşenlerine bölelim.

Dil öğrenmenin püf noktası 42 - Öğrenmekte olduğunuz dilin zor taraflarını bilin ve bunlara daha çok zaman ayırın


Mutlak faktör: Dilin karmaşıklığı. Bazı dillerde söylenişte kullanılan seslerin (fonemlerin) ve ses birleşimlerinin sayısı az, bazılarında çok. Bazı dillerde yazımda az sayıda harf, bazılarında binlerce karakter kullanılır. Bazılarında yazım gayet mantıklı, bazılarında mantıksız ve istisna dolu. Bazı dillerde kelimeler (isimler, fiiller) hiç değişmez ya da çok az değişir (isim çekimi, fiil çekimi), bazılarında kelimeler pek çok farklı şekle bürünebilir. Bazı dillerde kelimelerin cümledeki dizilişleri için bir tek prensip bulunuyor, bazılarında farklı prensipler birbiriyle rekabet ediyor. Bazı dillerde sözvarlığı sınırlı, bazı diller eşanlamlı ve farklı anlam ayırtıları ifade eden kelimeler bakımından çok zengin. Bazı dillerde yazı dili konuşma dilinden çok farklı, iki dil öğrenmek zorunda kalırsınız.

Göreceli faktör: Yabancı dilin anadilinize (ya da bildiğiniz başka bir dile) benzerliği. Bazı dilleri öğrenirken yeni ses ve ses birleşimleri öğrenmek zorunda kalırsınız. Bazı diller farklı bir alfabe veya karakter sistemi kullanır. Bazı dillerde isim ve fiil çekimi çok farklı. Bazı dillerde kelimelerin cümledeki dizilişi sizin dilinizdekinin tam tersi, ters bir şekilde düşünmeye zorlanırsınız.

Bazı dillerde yeni yeni kavramlarla karşılaşırsınız: isimlerde cins (eril, dişil, yansız) gibi, fiillerde görünüş (tamamlanmış, tamamlanmamış) gibi. Bazı dillerin sözvarlığı sizinkinden tamamen farklı, hiç ortak kelime yok.

Psikolojik faktör: Motivasyon ve ilginizin yüksek olması, dile yüksek bir statü tanımanız, onu güzel ve onu konuşan halkı sempatik bulmanız, o dili sizin için daha kolay yapar. link

Bir Fars Atasözü

Bir Fars atasözü: “Zeban-i cedid, zindegi-yi cedid”. Anlamı: “Yeni bir dil, yeni bir hayat.” link

Dil öğrenmenin püf noktası 42 - Bir Fars atasözü - Zeban-i cedid, zindegi-yi cedid, Yeni bir dil, yeni bir hayat.


PÜF NOKTASI 43

Farklı diller konuşan kişilerin katıldığı etkinliklere gidin: Dün akşam eşim Linda’yla ben, iş arkadaşım Dr. Feyza Altınkamış ve Belçika Türk Dili Enstitüsü Başkanı Şener Uğurlu, Azerbaycan’ın Bağımsızlık Günü münasebetiyle Azerbaycan Büyükelçiliğinde yapılan resepsiyona davetliydik. Muhteşem bir bina ve bahçede yapılan muhteşem bir resepsiyondu.

Dil öğrenmenin püf noktası 43 - Farklı diller konuşan kişilerin katıldığı etkinliklere gidin


Bütün Türk devletlerinin ve Tacikistan’ın büyükelçileriyle tekrar görüşme veya tanışma fırsatı bulduk. Bunlardan başka Sudan ve Laos büyükelçileriyle ve çeşitli büyükelçiliklere bağlı kişilerle de konuşabildik. Resepsiyon benim için âdeta 1987’de kazandığım Bâbil Dil Yarışması‘nın bir tekrarı gibiydi, bir akşamda dokuz farklı dil konuşma fırsatı buldum: Azerbaycanca, Türkçe, Özbekçe, Farsça, Arapça, Rusça, Fransızca, İngilizce ve Hollandaca. link

PÜF NOKTASI 44

Yalancı eşdeğerlere (“sahte dostlara”) dikkat edin: Anadiliniz Türkçe ise Fransızca öğrendiğiniz zaman size bildik gibi gelen pek çok kelimeyle karşılaşırsınız, çünkü zamanla Fransızcadan Türkçeye pek çok kelime girdi. Ziya Paşa (1829-1880): “Öğrenmek ister isen cihanı, öğrenmeli Avrupa lisanı.” derken “Avrupa lisanı” ile Fransızcayı kastediyordu. Ancak dikkat edin, dost gibi görünen bu bildik kelimelerin arasında Fransızların kullandığı bir tabirle “faux amis”, yani “sahte dostlar” da var (İngilizler bu tür kelimelere “false friends” derler). Örnek olarak Fransızca “direction, appartement, exercice, intéressant, société” kelimelerini verebiliriz, bunlar Türkçede kullanılan “direksiyon, apartman, egzersiz, enteresan, sosyete” kelimelerine ne kadar benzerse benzesin onlardan farklı birer anlam ifade ederler. İki dilde ortak gibi görünen ama farklı anlamlar ifade eden kelimelere Türkçede “yalancı eşdeğerler” adı verilir.

Dil öğrenmenin püf noktası 44 - Yalancı eşdeğerlere (sahte dostlara) dikkat edin


Yanlış anlaşılmalara yol açan bu tür kelimelere hep dikkat etmelisiniz. Yabancı dili konuşurken ya da yazarken anadilinizden veya başka bir yabancı dilden bildiğiniz bir kelimeyi anlamını kontrol etmeden o dilde kullanmamalısınız. Aynı şekilde yabancı dili dinlerken veya okurken biraz kuşkucu olmalısınız, özellikle duyduğunuz veya okuduğunuz cümlede bir mantıksızlık sezdiğiniz zaman kendinize “Acaba kelimeleri doğru anladım mı?” sorusunu sormalısınız. Birbirine yakın akraba olan diller (lehçeler) arasında gayet çok yalancı eşdeğer bulunabilir. Örnek olarak resimdeki on Azerbaycanca cümleyi veriyorum. Anadili Türkçe olanlar bu cümleleri gerçekten anlıyor mu? Bu sorunun bir tek çözümü var: elinize bir kitap alıp dili (lehçeyi) öğrenmek. Anlamları kontrol edebilmeniz için aşağıda Azerbaycanca cümlelerin Türkçe çevirisini veriyorum:

  • Benim erkek kardeşim/ağabeyim bekâr.
  • Sizin adresiniz ne?
  • Yarın hava nasıl olacak?
  • Bir deste çiçek seçin.
  • Benim teyzem seksen yaşında.
  • Bakü Devlət Üniversitesi’ni bitirdik.
  • Tatiliniz ne kadar sürecek?
  • Takside: Durun, ben ineceğim.
  • Bizim odamız dördüncü katta.
  • Öğrenciler için bir etkinlik düzenleyeceğiz.

link

PÜF NOKTASI 45

Dil öğrenmenin püf noktası 45 - (50, 100, 150 dil nasıl bilinir?) Bunu hiperpoliglotlardan öğrenin


50, 100, 150 dil nasıl “bilinir”? Bunu hiperpoliglotlardan öğrenin: En az 11 dil bilene “hiperpoliglot” denir. Dil sayısı bakımından üst sınır yok gibi, ancak hiperpoliglotların dillerinden söz ederken kullandıkları kelimelere dikkat edin. Başka bir gönderide tanıttığım Richard Simcott ünlü videosuna şöyle başlar: “I love languages and I studied over fifty of them myself.” Richard “I know” veya “I speak” kelimelerini değil, “I studied” kelimelerini kullanır.

Dil öğrenmenin püf noktası 45 - (50, 100, 150 dil nasıl bilinir?) Bunu hiperpoliglotlardan öğrenin


Michael Erard’ın İngilizce bilenlerinize tavsiye ettiğim ‘Babel No More’ kitabında başka bir hiperpoliglot Alexander Argüelles: “If someone tells you how many languages they speak, then you shouldn’t trust them” der. Ben de hep “50 dil inceledim”, “50 dili (az çok) öğrendim” derim. Gazeteciler ise bunu hemen “Adam 50 dil biliyor/konuşuyor”a çevirirler. Bu sözler ise gerçekle bağdaşmıyor. Hiperpoliglotların gerçeği farklı. Anlatmaya çalışayım.

Dil öğrenmenin püf noktası 45 - (50, 100, 150 dil nasıl bilinir?) Bunu hiperpoliglotlardan öğrenin


Resim 1 ve 2 her yıl yapılan Polyglot Conference’ta çekildi. Yanımda Alexander Argüelles oturuyor. Michael Erard kitabında Alexander’in çalışma yöntemini anlatıyor: Her sabah saat 2.00 veya 3.00’te kalkar, dillerine arka arkaya onbeşer dakika ayırır. Gününü bu şekilde geçirir. Bir muhasebeci gibi her diline ayırdığı zamanı bir Excel tablosuna girer. Michael Erard onunla söyleşi yaparken Alexander son 456 güne dair raporunu göstermiş.

Dil öğrenmenin püf noktası 45 - (50, 100, 150 dil nasıl bilinir?) Bunu hiperpoliglotlardan öğrenin


O dönemde dillerine 4454 saat çalışmış, yani gün başına 9 saat 46 dakika. Geçmişte günde 14 saat çalıştığı dönemler de olmuş. Resim 3 ve 4’te o dönemde çalıştığı diller ve her birine ayırdığı zamanlar görülüyor: 22 + 30 = 52 dil: Arapçaya 456 saat, Vietnamcaya 4 saat. Bununla bitmiyor, tablodakilerden başka 0,5 - 3 saat ayırdığı 67 dil daha varmış, demek o dönemde incelediği dillerin toplam sayısı 119. Bu 119 dilde erişilen seviyelerin farklı olacağı hemen anlaşılıyor.

Dil öğrenmenin püf noktası 45 - (50, 100, 150 dil nasıl bilinir?) Bunu hiperpoliglotlardan öğrenin


Tarihteki en ünlü hiperpoliglotlardan biri de Kardinal Mezzofanti (resim 5). Kaynaklar 71 yabancı dil “bildiği”ni aktarıyor. Michael Erard, Mezzofantinin dillerinde eriştiği seviyeleri bir grafikte gösteriyor (resim 6). Bu grafik düz bir çizgi değil, gittikçe inen bir eğri. Hiperpolglotların gerçeği bu. link

PÜF NOKTASI 46

Öğretmenler kapıyı açar ama içeri kendin girmelisin: Bir dili kendi kendinize öğrenirseniz her şeye kendiniz karar verirsiniz: Hangi sıklıkla dille meşgul olacağım? Ders çalışma sürem ne kadar olacak? Neleri öğreneceğim? Hangi oranda yeni şeyler öğreneceğim, hangi oranda daha önce öğrendiklerimi tekrarlayarak pekiştireceğim? Bu iş disiplin ister.

Dil öğrenmenin püf noktası 46 - Öğretmenler kapıyı açar ama içeri kendin girmelisin


Eşimle ben yurt dışında seyahat ederken yeni bir şehre geldiğimizde ilk iş olarak sahafların yerlerini tespit edip onlara uğrarız. Eşim genellikle tekrar ciltleyebileceği eski, yıpranmış ama değerli kitaplar arar, ben de dille ilgili kaç kitap varsa hepsini gözden geçiririm. Defalarca görmüşümdür: bir yabancı dil öğrenme kitabı, ilk on sayfasında kelimelerin altı çizilmiş, yorumlar, çeviriler v.s. eklenmiş ama kalan kısmında bir şey yok. Belli ki eski sahibi dili öğrenmeye başlamış ama gayet çabuk bu işten vazgeçmiş.

Tek başınıza çalışmanın gerektirdiği displini sağlayamazsanız bir öğretmenin verdiği bir dil kursuna yazılabilirsiniz. Bu kez her şeyi öğretmeniniz ve dil okulunuz düzenler, ama yine de öğrenim sürecinizle ilgili her sorumluluktan kurtulmazsınız. Derse gitmek, derse aktif bir şekilde katılmak, ders saatlerinin dışında dersinize çalışmak size düşer. 35 yıl boyunca yetişkinlere Türkçe dersi veren biri olarak çok iyi biliyorum: Yeteri kadar çalışmayan öğrenciler derslere ne kadar devam ederlerse etsinler ilerlemek yerine gerilerler. Ben ders verirken kapıları açmak bana, içeri girmek ise öğrencilere düşerdi. link

PÜF NOKTASI 47

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin: Pek çok turist yabancı bir ülkeye tatile çıktığında yanına bir konuşma kılavuzu alır ve seyahat esnasında bu konuşma kılavuzunu bir sözlük gibi kullanır. Ben ise seyahatten önce konuşma kılavuzu üzerinde çalışarak ondan azami fayda sağlamaya çalışırım.

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


1973’te annemle babamla birlikte yaptığım ilk İstanbul seyahatinden önce ”Turks op reis” (“Seyahatte Türkçe”) adlı konuşma kılavuzundan 30 sözcük veya ibare ezberlemiştim. Her yerde karşılaştığım insanlar bunlara çok olumlu tepki gösterdikleri için 1975’teki ikinci İstanbul seyahatime hazırlanırken biraz daha ileri giderek 200 sözcük veya ibare ezberledim.

Tepkilerin yine çok olumlu olması beni o geziden sonra Türkçeyi tamamen öğrenmeye sevk etti. O zamana kadar Türkçenin dilbilgisi üzerine hiç bilgim yoktu.

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


Demek ki konuşma kılavuzlarını sadece bir başvuru kaynağı olarak kullanmayın, onu gezinize hazırlanırken birkaç defa başından sonuna kadar okuyun (tercihen sesli olarak), sözcükleri ve ibareleri mümkün olduğu kadar ezberleyin. Kitabevinden konuşma kılavuzu satın alırken bol bol cümle içerenlerini tercih edin. Bütün bu ezberlediğiniz sözcükler, ibareler ve cümleler daha sonraki dilbilgisi öğreniminiz için güzel bir temel oluşturur.

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


70’li yıllarda kullandığım “Turks op reis” (“Seyahatte Türkçe”) konuşma kılavuzum çok yıprandığı için tutkusu cilteleme sanatı olan eşim Linda onu yeniden ciltlemeye karar verdi.

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


Kitapçığı tekrar dikti, kapağını Türk bayrağının rengini simgeleyen kırmızı meşinle kapladı, dış tarafını altın yaldız kâğıt kullanarak süsledi, iç tarafına ise ebrulu kâğıt yapıştırdı. Sonucu eklediğim resimlerde görebilirsiniz. İlk resimde söz konusu konuşma kılavuzunun daha sonra aldığım yıpranmamış bir nüshasını da görüyorsunuz. Bu çalışma eşimin ilk ve en basit çalışmalarından biriydi.

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


Büyük bir titizlik ve sayısız saat süren bir çalışma gerektiren başka eserlerinden de birkaç örnek katıyorum. Eşim ciltleme sanatını İKA Mechelen ve CVO Gent okullarında öğreniyor, gördüğünüz gibi dersler korona döneminde de devam etti. link

Dil öğrenmenin püf noktası 47 - Konuşma kılavuzlarındaki sözcük ve ibareleri ezberleyin


PÜF NOKTASI 48

İyi bir öğretmen bulun: Tek başınıza çalıştığınız zaman ara sıra bir öğretmene ihtiyacınız olabilir. Öğrenmekte olduğunuz yabancı dili anadili olarak konuşan bir arkadaşınız yeterli olmayabilir. Arkadaşınız söylediğiniz bir şeyin “kulağa hoş gelmediğini” söyleyebilir, ancak iyi bir öğretmen kuralı hatırlatabilir ve hatanızı açıklayabilir.

Dil öğrenmenin püf noktası 48 - İyi bir öğretmen bulun


İlk öğretmenlerimi nasıl mı buldum? 1975 yazındaki 2. İstanbul gezimizden sonra gazeteye “Fransızca da bilen bir Flaman Türkçeyi nasıl öğrenebilir?” diye bir anons koydum (resim 2). On kişiden cevap aldım. Ders kitabı, sözlük, gramer, kitabevi, dil kursu v. s. tavsiye ettiler. Sonraları aile dostumuz olan bir rahip de bana bir Türkçe ders kitabı gönderdi: İzzet Hamit Ün’ün hazırladığı “Méthode directe et combiné pour l’étude de langue turque” (resim 3). Hemen aynı gün Türkçeyi öğrenmeye koyuldum.

Dil öğrenmenin püf noktası 48 - İyi bir öğretmen bulun


1976 Ocak ayında Louvain-la-Neuve Üniversitesi’nde okuyan Savaş adında bir Türk öğrenci bana mektup yazdı. Bir Belçikalı arkadaşı anonsumu gazeteden kesip ona vermişti. Savaş benimle mektuplaşmak istiyordu, o benim Türkçe mektuplarımı düzeltecekti, ben de onun Hollandaca mektuplarını. Böylece o benim, ben de onun öğretmeni olacaktım. Öneriyi hemen kabul ettim.

Dil öğrenmenin püf noktası 48 - İyi bir öğretmen bulun


Savaş ilk mektubunda kendini Hollandaca tanıtırken: “Türkiye’de bir erkek kardeşim var, tanınmış bir şarkıcı, adı Barış Manço” diye yazdı (resim 4). Birkaç ay sonra Savaş askerliğini yapmak üzere Türkiye’ye dönünce mektuplaşmamız maalesef kesildi. Kendisiyle yüz yüze hiç karşılaşmadım (resim 5), ancak 23 yıl sonra Gent Üniversitesi’nde oğulları Altay ve Ural’la tanıştım, bir ara Ural’la birlikte bir Türkoloji projesi üzerine de çalıştım.

Dil öğrenmenin püf noktası 48 - İyi bir öğretmen bulun


Sözünü ettiğim yardımsever rahip beni 1977 Ocak ayında Brüksel’de Türkçe ve Türk kültürü öğretmeni olarak çalışan Erdal Ökten Bey’le tanıştırdı. Bana Türkçe konusunda yardımcı olmaya hazırdı. O zamandan başlayarak düzenli olarak ayda bir gün, genellikle bir pazar günü, trenle Brugge’den Brüksel’e gider, bütün günümü Erdal Bey, eşi Aysel Hanım ve çocukları Atilla, Çiğdem ve Füsun’un (resim 1) yanında geçirirdim. Bol bol Türkçe konuşurduk, bütün sorularıma cevap alırdım. Her defasında felekten bir gün çalardım. link

Dil öğrenmenin püf noktası 48 - İyi bir öğretmen bulun


PÜF NOKTASI 49

Ulaşılacak dil düzeylerini ve onların özelliklerini bilin: Bu gönderide yabancı dil öğrenim sürecini çok güzel yansıtan üç resim paylaşıyorum. Yeni bir dili öğrenmeyi bir dağa çıkmaya benzetebiliriz. Yukarı doğru tırmanırken hedefinizi görüyorsunuz, ancak gözlerinizi diktiğiniz yere ulaştığınızda orasının yolun sonu olmadığını anlıyorsunuz (resim 1). Dil öğreniminde de ulaşılan her düzeyi daha da yüksek olan bir başka düzey izler. Buna hayret etmemek gerekir.

Dil öğrenmenin püf noktası 49 - Ulaşılacak dil düzeylerini ve onların özelliklerini bilin


Günümüzde insanların dil öğrenimindeki ilerleyişlerini ölçmek için en çok kullanılan dil düzeyleri, Ortak Avrupa Dil Referans Çerçevesi’nin (CEFR) düzeyleridir: A1, A2, B1, B2, C1, C2. Her düzey için kullanılan kriterleri Avrupa Konseyi’nin internet sitesinde bulabilirsiniz, Türkçe tablo için. Resim 2’de Dil Dağı’nın doruğuna ulaşabilmek için kendinizi mümkün olduğu kadar dile maruz bırakmanız, bol bol konuşma pratiği yapmanız ve deyim, atasözü ve argo kullanımları da öğrenmeniz gerektiği vurgulanıyor.

Dil öğrenmenin püf noktası 49 - Ulaşılacak dil düzeylerini ve onların özelliklerini bilin


Ortak Avrupa Dil Referans Çerçevesi’nin düzeylerinin bir özelliği de, öğrenim süreciniz ilerledikçe birbirini izleyen iki düzeyin arasını kat etmenizin hep daha çok zaman almasıdır. Bu özellik resim 3’teki İngilizce öğrenimiyle ilgili tablodan da anlaşılıyor. İkinci sütundaki verilere göre bir düzeyden bir sonrakine gitmek için ortalama ihtiyaç duyulan saatler şöyle:

  • 0’dan A1’e kadar: 95 saat
  • A1’den A2’ye kadar: 125 saat
  • A2’den B1’e kadar: 200 saat
  • B1’den B2’ye kadar: 220 saat
  • B2’den C1’e kadar: 250 saat
  • C1’den C2’ye kadar: 350 saat
Dil öğrenmenin püf noktası 49 - Ulaşılacak dil düzeylerini ve onların özelliklerini bilin


Resim 4’teki Itchy Feet karikatürü başka bir şekilde tanımlanan düzeyler kullandığı hâlde (başlangıç düzeyi, sohbet edebilme düzeyi, akıcı konuşabilme düzeyi) aynı gerçeği yansıtıyor. Düzeylerin arasındaki yükseklik farkı hep büyür. Bu özelliğe dilin diğer alanlarında da rastlanır. Öğreniminiz ilerledikçe aynı ilerlemeyi kaydetmek için hep daha uzun bir süre çalışmanız, hep daha çok gayret sarf etmeniz gerekir. link

Dil öğrenmenin püf noktası 49 - Ulaşılacak dil düzeylerini ve onların özelliklerini bilin


PÜF NOKTASI 50

Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun: İlk iş olarak yabancı alfabedeki harflerin Türkçe okunuşunu veren bir tablo bulun. Sonra şöyle devam edin:

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 1 (Kiril alfabesi): Ülke, şehir, meşhur kişi veya ürün adları her dilde aşağı yukarı aynı. Yeni bir alfabeyi öğrenirken bundan yararlanabilirsiniz. Vikipedi’de mesela “Ülkeler listesi” başlıklı sayfayı bulun, dilini Rusçaya çevirin. Alfabe tablosunun yardımıyla ülke adlarını deşifre etmeye başlayın.

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 2 (Kiril alfabesi): Rus turistler için hazırlanan bir Türkçe konuşma kılavuzu bulun. Rusça kelime ve cümlelerin Türkçe karşılıklarının Kiril alfabesiyle verilen okunuşlarını okumaya çalışın.

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 3 (Yunan alfabesi): Fransızca biliyorsanız Yunanlılar için hazırlanan bir Fransızca konuşma kılavuzunu Yunan alfabesini öğrenmek için kullanabilirsiniz. Yunan harfleriyle yazılan Fransızcayı okumaya çalışın.

Not: Resimdeki sayfanın sol kısmında Yunanca cümleler de vardı, bunları kestim.

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 4 (Yunan alfabesi): Türkçe tarihte çeşitli alfabelerle yazılan bir dildir, bundan yararlanabilirsiniz. Karamanlıca, yani Yunan harfleriyle yazılan Türkçe metinler deşifre edin. Resimdeki örnek Hz. Davut’un mezmurlarından.

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 5 (Arap alfabesi): Yine Vikipedi’deki “Ülkeler listesi”nden hareket ediyoruz ama sayfanın dilini bu sefer Arapçaya çeviriyoruz. Güzel bir okuma alıştırması elde ediyoruz.

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 6 (Arap alfabesi): Kolay Osmanlıca metinler okuyarak da Arap alfabesine alışabilirsiniz. Resimdeki örnek Ömer Seyfettin’den.

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 7 (Ermeni alfabesi): Arap ve Yunan harfleriyle yazılan Türkçenin yanı sıra Ermeni harfleriyle yazılan Türkçe de vardı. Resimde Ermeni harfli Türkçe atasözleri görüyorsunuz. Merx’in 1877’de yayımladığı “Türkische Sprichwörter” adlı eserinden. Üstteki: Korkak bazirgân ne kâr eder ne zarar (!).

Dil öğrenmenin püf noktası 50 - Bir ön hazırlık olarak öğrenmek istediğiniz alfabede önce bildik kelimeler ve cümleler okuyun


Resim 8 (Ermeni alfabesi): Örnekteki alfabe Ermeni alfabesi ama dil yine Türkçe: Ahd-i Atik’ten Luka İncili’nin başlangıcı. Metni alfabe tablosunun yardımıyla sökün.

Bu gibi ön hazırlıklardan sonra yabancı alfabenin yabancı dilde kullanımını daha kolay öğrenirsiniz, çünkü alfabe sizin için artık tamamen yabancı değil. link

PÜF NOKTASI 51

Kazanmak istediğiniz beceri(ler)de mümkün olduğu kadar çok pratik yapın: Resimdeki atasözünü üniversitede verdiğim Türkçe derslerinde ara sıra kullanırım. Bazı öğrenciler ev ödevlerini yapmadan ya da onu başka bir öğrenciden kopya ederek derse gelirler. Derste sadece öğretmenlerini ya da arkadaşlarını dinler, doğru cevapları not ederler. Ödevlerini kendileri yapmadıkları için ödevdeki zorluklar üzerinde düşünmemiş olurlar. Onlara “Bu şekilde bir şey öğrenmezsiniz” derim ve meşhur atasözünü söyler ve açıklarım.

Dil öğrenmenin püf noktası 51 - Kazanmak istediğiniz beceri(ler)de mümkün olduğu kadar çok pratik yapın


Becerilere gelince, genelde dört dil becerisi ayırt edilmekte: “konuşma”, “dinleme”, “yazma” ve “okuma”. Avrupa Konseyi sitesinde “konuşma”dan ayrı olarak bunlara bir de “karşılıklı konuşma” eklenmekte. Bunu beşinci beceri olarak kabul edersek bence “karşılıklı yazışma”yı da altıncı beceri olarak kabul etmemiz gerekir. Böylece çağdaş hayatımızda önemli bir yer tutan çevrim içi sohbet yani chat etkinliğini de göz ardı etmemiş oluruz. Ancak ben şahsen “karşılıklı konuşma”yı “konuşma”ya ve “karşılıklı yazışma”yı “yazma”ya dâhil etmeyi tercih ediyorum.

Önemli bir ilke şudur: Belirli bir beceriyi kazanmak isterseniz özellikle o beceri üzerine pratik yapmanız gerekir, başka bir deyişle:

  • Konuşma becerisini ancak konuşma pratiği yaparak kazanabilirsiniz.
  • Dinleme becerisini ancak dinleme pratiği yaparak kazanabilirsiniz.
  • Yazma becerisini ancak yazma pratiği yaparak kazanabilirsiniz.
  • Okuma becerisini ancak okuma pratiği yaparak kazanabilirsiniz.

Okullarda ve dil kurslarında genellikle her dört beceri eşit oranda okutulmakta. Oysa yabancı dili kendi kendinize öğrenirseniz, hangi beceriye öncelik tanıyacağınıza kendiniz karar vererek pratiğinizi o yönde yapabilirsiniz. link

PÜF NOKTASI 52

Bazı dilleri yardımcı dil olarak öğrenin: Diyelim ki Norveççe öğrenmek istiyorsunuz. Bunun için ders kitapları, kaliteli sözlükler, konuşma kılavuzları, dilbilgisi kitapları, iki dilli yayınlar v.s. bulmanız gerekir. Türkçeden hareket ederek az materyal bulursunuz, ancak İngilizce bilirseniz bol bol bulursunuz. İngilizceyi o zaman Norveççe öğrenirken yardımcı dil olarak kullanırsınız. Ben kendim İngilizceden başka Fransızcayı, Almancayı ve Rusçayı sık sık yardımcı dil olarak kullanırım. Yardımcı diller başka dillere kapılar açar. Yeni bir dile başlarken ders kitabı bulmak amacıyla önce İngilizce Teach Yourself ve Routledge Colloquial Series’e ve Fransızca ASSIMIL kitaplarına bakarım (Resim).

Dil öğrenmenin püf noktası 52 - Bazı dilleri yardımcı dil olarak öğrenin


Öğrenmek istediğiniz dil, bir ülkede azınlık diliyse o ülkenin dilini yardımcı dil olarak kullanabilirsiniz. Örneğin Fransa’da konuşulan Bretoncayı öğrenmek için en çok Fransızca hazırlanan materyaller bulursunuz. Türk lehçelerini öğrenirken kendim özellikle Rusçayı yardımcı dil olarak kullanırım.

Her dil komşu dillerden kelime ve yapılar alarak etkilenir. Bazen de bir dildeki metinlerde komşu dillerden alınan cümleler, sözler ve şiirler bulunur. Bu nedenle komşu dilleri yardımcı dil olarak öğrenmekte fayda var. Mesela Osmanlıcaya tam manasıyla vâkıf olmak isterseniz Arapçayla Farsçayı yardımcı dil olarak öğrenmeniz gerekir. İngilizce bilimsel metinler üzerinde çalışırsanız Latince ile Eski Yunanca kök ve eklerin anlam ve işlevini bilmekte büyük yarar var.

Yakın akraba olan iki dil öğrendiğinizde bunları karıştırmak tehlikesi yüksek olur. O zaman bu dillerden birini ana dili olarak konuşanlara diğerini öğreten bir ders kitabı bulun. Böyle bir kitap iki dilin arasındaki farklılıkları vurgular. Örneğin: İtalyanca bilirseniz İspanyolca öğrenmek için İtalyanlar için hazırlanan bir İspanyolca ders kitabı kullanabilirsiniz.

Belirli bir dili öğrenirken birden fazla yardımcı dil de kullanabilirsiniz. Örneğin ben Azerbaycanca öğrenirken, Azerbaycanca-Türkçe, Azerbaycanca-Fransızca, Rusça-Azerbaycanca sözlükler, İngilizce hazırlanan bir Azerbaycanca ders kitabı ve Rusça-Azerbaycanca bir konuşma kılavuzu kullanıyorum. Yardımcı dillerimi de ilerletmiş oluyorum. link

PÜF NOKTASI 53

Öğrendiğiniz yabancı dilin dilbilgisinde ilk turunuzu atın: Oxford Üniversitesi Türkçe profesörü Geoffrey Lewis ve eşiyle tanışmak ve görüşmek bana Ekim 1990’da Lefkoşa’da nasip oldu (Resim 1).

Dil öğrenmenin püf noktası 53 - Öğrendiğiniz yabancı dilin dilbilgisinde ilk turunuzu atın


Birlikte “Çeşitli Türk Toplumları Arasında Dil ve Kültur Bağı” sempozyumuna katılıyorduk. Sempozyum sırasında KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın konuğu da olduk (Resim 2).

Dil öğrenmenin püf noktası 53 - Öğrendiğiniz yabancı dilin dilbilgisinde ilk turunuzu atın


Prof. Dr. Lewis hayranı olduğum bir Türkolog’du. “Turkish grammar”ini sürükleyici bir roman gibi baştan sonuna kadar okumuştum (Resim 3). Öğrenci için önemli olana odaklanarak gereksiz ayrıntıya girmediğinden Prof Dr. Lewis’in grameri Türkçenin dilbilgisinde ilk turunu atmak isteyenlere çok uygundu. Üslubunu da çok beğenmiştim, Prof. Dr. Lewis dilbilgisi konularına kendine özgü mizahını da katmayı başarmıştı (Resim 4, not 3). Aradan 32 yıl geçti, bu arada hem Prof. Dr. Lewis’i, hem de Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı kaybettik. Onları rahmetle anıyorum.

Dil öğrenmenin püf noktası 53 - Öğrendiğiniz yabancı dilin dilbilgisinde ilk turunuzu atın


Dildeki her bir unsurun anlam ve işlevi en iyisi dilin bütünü içinde anlaşılır. Onun için öğrenim sürecinizin başlangıç aşamasında dile genel bir bakış edinmeniz çok yararlı. Dili keşfedilmeyi bekleyen bir şehre benzetebiliriz: Pek çok turist bir şehri detaylı olarak gezmeden önce ilk gün üstü açık otobüsle bir şehir turu atar. Dile genel bir bakış edinmek için dilin dilbilgisini özetleyen bir gramer kullanabilirsiniz. Bir başka teknik ise normal bir ders kitabını, alıştırma gibi bazı kısımlarını atlayarak, daha hızlı giderek daha kısa bir zaman içinde bitirmektir.

Dil öğrenmenin püf noktası 53 - Öğrendiğiniz yabancı dilin dilbilgisinde ilk turunuzu atın


Örnek olarak 100 dersten oluşan bir ASSIMIL kitabını alalım. ASSIMIL’in prensibi günde bir tane dersi bitirmeniz. Ben ise dille bir ilk tanışma için günde 10 ders çalışarak ASSIMIL kitabını 10 gün içinde bitirmeye çalışırım. Bu on günün sonunda elbette ki kitaptaki her ayrıntıyı hafızamda tuttuğumu söyleyemem, ancak dile genel bir bakış edinmiş olduğum kesin. Bu ilk hızlı turdan sonra kitabı ikinci defa baştan sonuna kadar incelerim, bu sefer daha detaylı ve dolayısıyla daha yavaş çalışırım. Tekrar sonuna ulaşınca kitabı üçüncü defa okurum, ancak bu kez kitabın son dersinden başlarım ve geriye doğru giderek ilk derse dönerim. link

PÜF NOKTASI 54

Yabancı dili hangi amaçlarla öğrendiğinizi bilin: Resimde beni 70’li yıllarda Türkçe çalışırken görüyorsunuz. Motivasyonum gayet yüksekti, amaçlarım benim için belliydi. Bu gönderide daha genel olarak yabancı dil öğrenilerek ulaşılmak istenen amaçları bir bir saymaya çalışalım. Yorumlarda bu listeyi tamamlayabilirsiniz.

Dil öğrenmenin püf noktası 54 - Yabancı dili hangi amaçlarla öğrendiğinizi bilin


  • genel yaşam: yabancı dili konuşan arkadaşlarınızla, akrabalarınızla, eşinizle anlaşabilmek, içinde yaşadığınız topluma uyum sağlayabilmek, alışveriş yapabilmek, doktorda derdinizi anlatabilmek, çeşitli işlemleri yerine getirebilmek, dili konuşanlara saygı ifade edebilmek

  • öğrenim: zorunlu yabancı dil derslerinin sınavından geçebilmek, yabancı dilde yazılan ders kitapları kullanabilmek, başka bir ülkede tahsilinizi sürdürebilmek, yabancı dilinizi yardımcı dil olarak kullanarak yine başka yabancı diller öğrenebilmek

  • tatil: gittiğiniz ülkede insanlara yol gibi bilgiler sorabilmek, gördüğünüz levhaları anlayabilmek, pratik sorunlarınızı halledebilmek

  • meslek/iş: yabancı meslektaşlarınızla, müşterilerinizle anlaşabilmek, yabancı dilde yapılan toplantılara katılabilmek, yabancı dilde hazırlanan kaynaklardan yararlanabilmek

  • meslek/gönüllü iş: yabancılara dilde rehberlik ve tercümanlık yapabilmek, ülkenize gelen turist ve mültecilere yardımcı olabilmek

  • hobi: aynı hobiyi paylaşan yabancılarla iletişim kurabilmek, yabancı dildeki kaynaklardan yararlanabilmek, yabancı dildeki oyunları oynayabilmek, şarkıların sözlerini anlayabilmek, kitap, gazete, internet sayfaları okuyabilmek, televizyon, film izleyebilmek

  • sağlık: beyni dinç tutabilmek ve Alzheimer hastalığını erteleyebilmek

  • dilbilim: yeni dil yapıları, yeni alfabe ve yazılar keşfedebilmek, yeni dil aileleriyle tanışabilmek, akraba olan dillerin benzerlik ve farklılıklarını tespit edebilmek. Dilbilim araştırmaları yapabilmek, çeşitli dilleri karşılaştırabilmek ve etkileşimini inceleyebilmek. link

PÜF NOKTASI 55

KELİME ÖĞRENME TEKNİKLERİ 1: Şekilce benzerlikler bulun.

Dikkat: bu teknik Finceye özgü değil, her dile ugulanabilir, Fince burada sadece bir örnek.

Dil öğrenmenin püf noktası 55 - KELİME ÖĞRENME TEKNİKLERİ 1


Dil öğreniminde çeviriye dayalı sözlükler ve sözcük listeleri önemli bir yer tutar. Prensip malum: İki sütun verilir, sol sütunda yabancı dildeki kelime bulunur, sağ sütünda o kelimenin anadilinizdeki (veya bildiğiniz başka bir dildeki) karşılığını bulabilirsiniz. Pek çok yabancı dil ders kitabında diyalog ve okuma parçalarından sonra böyle listeler verilir. Öğrenme tekniğinin nasıl işlediğini göstermek için resimdeki örneklerde yabancı kelime olarak Fince kelimeler seçtim, çünkü bunları bilme ihtimaliniz az.

Dil öğrenmenin püf noktası 55 - KELİME ÖĞRENME TEKNİKLERİ 1


Sözvarlığı listelerindeki yabancı kelimeler ve Türkçe karşılıkları anlamca aynı (=) olur. Şekil bakımından ise büyük çoğunluğu tamamen farklı (). Bunlara uygulanacak tekniği bir sonraki gönderide vereceğim. Buradaki teknik şöyle: anlamca aynı olan kelimeler arasında şekilce aynılık (=) ve benzerlikler () bulmaya çalışın (Resim 1 ve 2). Bazılarında aynılık (tam benzerlik) bulunurken (örneğin: taksi/taksi), bazılarında (kısmi) benzerlik görülür (örneğin: kerta/kere). Söz konusu benzerlik büyük veya küçuk olabilir. Küçük benzerliklere örnekler: bir tek harfin ortak olması (örneğin: kylä/köy), hece sayısının aynı olması, ünsüz ve ünlülerin dağılımının aynı olması,…

Kelimeleri çalışırken bu aynılık ve benzerliklere dikkat edin, onlar hakkında biraz düşünün ve onları zihninize kaydedin. Aynılık ve benzerlikler kelimeleri hafızanızda tutmanızı destekler. Başka yabancı diller biliyorsanız öğrenilecek kelimeleri bir de o dillerdeki karşılıklarıyla karşılaştırabilirsiniz. Tabloda İngilizce için birkaç örnek verdim.

Not: Tespit ettiğiniz aynılık veya benzerliklerin nedeni dilbilimsel veya tesadüfi olabilir, öğrenim bakımından bu pek fark etmez.

(Fince ä = Türkçe açık e; Fince y = Türkçe ü; Fince çift ünlü = uzun ünlü)

Devamı var, bir sonraki gönderimde 2. tekniği açıklayacağım. link

PÜF NOKTASI 56

KELİME ÖĞRENME TEKNİKLERİ 2: Yabancı kelimenin şekil bakımından çağrıştırdığı Türkçe bir kelime bulun.

Dikkat: bu teknik Finceye özgü değil, her dile ugulanabilir, Fince burada sadece bir örnek.

Sözlüklerde ve sözcük listelerinde verilen karşılıkların büyük çoğunluğu anlamca aynı ancak şekilce farklı. Mesela Fince “arka” kelimesi ile Türkçe sözlük karşılığı “çekingen” kelimesi arasında Fince kelimeyi hafızanızda tutmanızı sağlayabilecek bir şekil benzerliği yok. Dolayısıyla birinci teknik burada uygulanamıyor.

Dil öğrenmenin püf noktası 56 - KELİME ÖĞRENME TEKNİKLERİ 2


İkinci teknik olarak sözlük karşılığını bırakıp Fince kelimenin şeklinin çağrıştırdığı bir Türkçe kelimeyi kullanırsınız. Fince “arka” kelimesi şekil bakımından Türkçe “arka” kelimesini çağrıştırıyor, ikisi şekilce aynı. İkinci tekniğimiz şöyle: Hem öğrenilecek Fince kelimenin şekline ipucu veren Türkçe kelimeyi hem de Fince kelimenin anlamını ifade eden Türkçe kelimeyi Türkçe bir cümle veya ibarede bir araya getirin. “Ali çekingen, hep arkada duruyor.” cümlesi hafızanızı bu konuda destekleyebilecek bir cümle. Bu cümlede ifade edilen olayı zihninizde canlı bir sahne gibi canlandırın.

Dil öğrenmenin püf noktası 56 - KELİME ÖĞRENME TEKNİKLERİ 2


Aynı şekilde “Fince askare = Türkçe iş” denkliğini “Asker bir iş yapıyor.” cümlesiyle destekleyebilirsiniz. Bunda Türkçe “asker” şekli size Fince “askare” şeklini hatırlatacak. Olayı yine zihninizde görselleştirin. Tabloda gördüğünüz gibi bu teknikte Türkçe yer isimleri ve özel isimler de kullanılabilir.

Tablodaki son üç örnek bir çeşit ara durum oluşturuyor. Bunlarda anlam aynı olmadığı hâlde yine de anlamların arasında bir ilişki, belirli bir benzerlik bulunmakta. Böyle durmularda hem birinci, hem de ikinci tekniği uygulayabilirsiniz: benzerlikleri zihninize kaydetmek ya da destekleyici bir cümle veya ibare kurmak.

Devamı var, bir sonraki gönderide 3. tekniği açıklayacağım. link

Yabancı dil öğrenmenin püf noktaları serisinin 3. PARTINA göz atmak bu linki ziyaret edebilirsiniz.

Referanslar: